Ülkeler için stratejik değer: Mikroelektronik Ülkeler için stratejik değer: Mikroelektronik

Ülkeler için stratejik değer: Mikroelektronik

Ülkeler için stratejik değer: Mikroelektronik

03/11/2021 11:22

Mikroelektronik -bilinen uygulama alanıyla ‘çip’ sektörü- ülkeler için kilit rol oynuyor
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 12. sayısında, mikroelektronik ile ilgili bir yazıya yer veriliyor.

Target dergisinin 12. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Ülkeler İçin Stratejik Değer: Mikroelektronik” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

ÜLKELER İÇİN STRATEJİK DEĞER: MİKROELEKTRONİK

Teknolojinin hayatın her alanına dahil olmasıyla akıllı sistemlere olan yönelim ve günlük hayatta kullanılan bilgisayar, telefon gibi ürünlerde boyutların küçülmesi; mikroelektronik sektörünün ateşleyicileri oldu. Elektronik üretiminde küçük veya mikro bileşenlerin kullanıldığı bu alanın, aslında entegre devrenin icadıyla ortaya çıktığını söylemek mümkün. İnsanlığın en önemli yeniliklerinden biri olarak karşımıza çıkan mikroelekronik sektörü, günümüzde hemen hemen her alanda kullanılıyor.

Mikroelekroniğin hayatımıza ilk girişinin mikroçip teknolojisini icat ettiği bilinen Jack Kilby ve Robert Noyce ile gerçekleştiği kabul ediliyor. Jack Kilby, 60'tan fazla icatta patent sahibi olmasıyla tanınsa da 1967 yılında taşınabilir hesap makinesinin mucidi olarak ün salmıştır. Mikroçip konusunda ise 1959 yılında Kilby of Texas Instruments isimli firmasıyla minyatür elektronik devreler için ABD patenti almıştır. Robert Noyce da aslında gayet tanınan bir kişi… 16 patent sahibi olan Noyce, 1968 yılında mikroişlemcinin icat edilmesinden sorumlu şirket olan Intel'i kurucusudur. Noyce of Fairchild Semiconductor Corporation isimli şirketi üzerinden silikon bazlı bir entegre devre için patent almıştır. Tarihi bakımdan henüz 60, 70 yıllık bir maziye sahip olsa da mikroçip konusu mikroelektronik alanını tetiklemiş ve bugün çok geniş bir alanı kapsar hâle gelmiştir.

MİKROELEKTRONİKTE DÜNYA TURU

Amerika’da başlayan ve bugün stratejik bir güç olarak ülkelerin ekonomilerine dahi yön veren çipler dijital dönüşümün de etkisiyle her alanda karşımıza çıkıyor. Otonom robotlar, elektrikli arabalar, ev aletleri, giyilebilir teknolojiler, sanayi, cep telefonları derken Endüstri 4.0 mikroelektronik sektörünün gelişimini hızlandırdı. Global düzeyde rakamlar değerlendirildiğinde yarı iletken olarak adlandırılan çiplerin ana üreticileri konumunda ABD ve Uzak Doğulu firmaların tekelinde olduğunu söyleyebiliriz. Çip piyasasında en büyük alıcı olarak da Çin karşımıza çıkıyor.

Dünya genelinde 2020 yılında geçen seneye oranla yüzde 7’lik bir artışın yaşandığı çip pazarında 440 milyar dolar civarında satış gerçekleşti. Üretimde yaşanan aksaklıklara ve özellikle otomotiv sektöründe yaşanan krize rağmen çip pazarının 2021 yılını yüzde 11’lik büyüme ve 488 milyar dolar bandında bir yükselişle kapatması öngörülüyor. Bu alana girmek ve rekabeti tırmandırmak isteyen ülkeler de var. Yapılan analizler yatırım düşüncelerinin artması sebebiyle 2022 yılında çip talebinin artacağına işaret ediyor. Ancak çip alanında hem üretimin karmaşık bir yapıya sahip olduğunu hem de birim maliyetinin düşük olması kaynaklı ölçek ekonomisinin geçerli bir yapının hâkim olduğunu da söylemek gerekir.

ÇİP SORUNUNDAN KİMLER ETKİLENDİ?

Otomotiv sektöründe yaşanan çip krizi, bu alanın önemini ayyuka çıkarsa da aslında 2020 yılında oyun tutkunlarının piyasada yeni grafik kartı bulamadığı süreç, krizin işaret fişeği oldu. Akabinde Apple, yeni iPhone modelinin çıkış tarihini erteledi. Xbox ve PlayStatation oyun konsolları, gelen talebi karşılamakta çok zorlandıklarını açıkladı. Yılbaşı itibarıyla da pandeminin etkilerini sarmaya çalışan otomotiv sektörü temsilcileri ‘Chipageddon-Çip felaketi’ olarak çip tedarik edemedikleri için üretimi durdurma kararı aldıklarını açıkladılar. Teknoloji şirketlerinin çip sorunu yaşadıklarını söylemesinin ardı arkası kesilmeden Samsung’dan da açıklama geldi. Akıllı telefonlar ve tüketici cihazları için işlemci ve modem üreten Qualcomm da aynı sorunu yaşadığını açıkladı.

GENİŞ BİR PAZARA HİTAP EDİYOR

Mikroelektriğe ihtiyaç duyan sektörler elbette yalnızca otomotiv ya da bilişim sektörü değil. Ancak çip pazarındaki en büyük alıcılardan oldukları da bir gerçek. Zira küresel otomobil endüstrisi yaklaşık 37 milyar dolar değerinde çip satın alırken, Apple tek başına 56 milyar dolar değerinde çip tedarik ediyor. Samsung ise 36 milyar dolar değerinde çip kullanıyor. En büyük iki otomotiv çip alıcısı olarak Toyota ve Volkswagen ön plana çıkıyor. Söz konusu firmaların 4’er milyar dolar değerinde çip aldıkları biliniyor.

ELEKTRONİKTE YAŞANAN ÇIĞIR AÇICI GELİŞİM

Mikroelektronik sektörünü akademik anlamda ele almak için Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici ile bir araya geldik. ‘Mikroelektronik’ kavramının genel anlamda çip üretimi ve tasarımı şeklinde özetlendiğine ama aslında bunun çok farklı açılımları olduğuna değinen Leblebici süreç hakkında bilgilendirmede bulundu: “Çip üretiminde tasarım ve üretim arasındaki döngü çok farklı işler, altında önemli kırılımları barındırır. Bir çipin tasarlanması, çok meşakkatli bir iştir; herhangi bir çipin tasarımı aylar hatta yıllar sürebilir. Ancak üreticiler mecburen bir çipin tasarımını bitmeden, bir sonraki jenerasyonun tasarımına başlıyor. Çünkü ürünü piyasaya çıkarttığınızda eğer sizin bir sonraki nesil üzerinde hazırlığınız yoksa geriye düşersiniz.

Prof. Dr. Yusuf Leblebici, hayatımıza giren sensörlerle beraber akıllı araçların mikroelektroniğe olan talebi artırdığını söyledi. Bugün herhangi bir otomobilde dahi 200’ün üzerinde çip bulunuyor. Fakat kimse bunun farkında dahi değil. En fazla çipe ihtiyaç duyulan sektörlerin başında iletişimin de olduğuna değinen Leblebici; “Özellikle son 10 sene içerisinde çip kullanımı ön planda olan sektör iletişim oldu. Şu anda 8 milyar insanın yaşadığı bir gezegende yılda yaklaşık 1,5-2 milyar civarında cep telefonu satılıyor. Bunların hepsinin içerisinde çipler var. Bu piyasa, şu anda mikroelektronik sektörünün en fazla ağırlık verdiği alandır. Getirisi çok yüksek; sürekli yeni model çıktığı için yeni çip üretilmek zorunda. Bununla beraber otomotiv ya da uçak-uzay sanayii, savunma, ilaç sektörü akla gelebilecek herhangi bir başka sektörün arkasında gayet tabii kendine mahsus teknolojiler var. Mikroelektroniği artık her alanda görebiliyoruz. Bu da bize şu gerçeği gösteriyor: Geçen 40-50 sene içerisinde şu anda hayati önemi olan elektronik sektörü kadar hızlı gelişen başka hiçbir alan yok.”

“BÜYÜK YATIRIM GEREKİYOR”

Hangi sektör olursa olsun bir fabrika kurmak meşakkatli bir iştir fakat konu mikroelektronik olunca rakamların önemi daha fazla ortaya çıkıyor. Bu alanda üretimin şu anda çok yüksek maliyetlerle yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Yusuf Leblebici maliyetlerle ilgili şu bilgileri paylaştı: “Mikroelektronik alanında bir üretim tesisinin kurulması aşağı yukarı 5 milyar dolarlık bir yatırımla başlıyor. Bu tabii yalnızca fabrikanın maliyeti. İnşa edilecek fabrikanın özelliklerine göre bu rakam 10, 15 milyar dolarlara kadar çıkabiliyor. Bunu yapabilecek şirket veya ülke çok az. ABD, büyük fedakârlıklarla birkaç tane üretim tesisini hâlâ ayakta tutabiliyor. Avrupa’da bunlar artık kalmadı. O yarıştan düştü. Benzer şekilde Japonya da bu yarıştan düştü. Uzak Doğu’nun bunu sürdürüyor olmasının nedeni ise pazara hâkim olmak. Senelik 500 milyar dolar boyutunda bir çip pazarının neredeyse tamamına hâkim oldukları için oradan sahip oldukları gelir ile bu çarkı çeviriyor.” Dünyada çip pazarında söz sahibi olan ülkelere bakıldığında ortalama yedi, sekiz ülkenin söz sahibi olduğu görülüyor. Avrupa pazarının bu pazardan çekildiğine dikkat çeken Leblebici; “Bundan 15, 20 sene öncesine kadar Avrupa ülkeleri söz sahibi bölge konumundayken artık bu konudaki liderliğini kesinlikle bıraktı. Benzer şekilde Japonya da oyundan tamamen düştü. Amerika burada bir çaba göstermeye çalışıyor çünkü Amerika’nın büyük ve iddialı şirketleri üretim kapasitesi için bunun kendi topraklarında üretiliyor olmasını önemsiyor. Şu anda ise en fazla Uzak Doğu ülkeleri başı çekiyor. Çin, Tayvan, Güney Kore, bir ölçüde Malezya gibi bu sektörü taşıyan ülkeler arasında bulunuyor.”

BİLGEM VE TÜMDEVRE ÜRETİMİ

BİLGEM, Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araştırma Enstitüsü (UEKAE) bünyesinde bulunan Yarı İletken Teknolojileri Araştırma Laboratuvarı (YİTAL) tarafından geliştirilen özgün CMOS teknolojileri ile bilgi güvenliği cihazlarında kullanılan kripto tümdevreleri milli olarak 20 yıldır üretmektedir. Başka bir deyişle ülkemizde CMOS teknolojisi ile endüstriyel standartlarda tümdevre üretimi (yaygın kullanımı ile mikroçip üretimi) BİLGEM’de yapılmaktadır. UEKAE bünyesinde milli kripto algoritmaları geliştirilmekte ve bu algoritmalar, özgün CMOS teknolojisi ile uygulamaya özgü tümdevre olarak (ASIC-Application Specifc Integrated Circuits) YİTAL’de üretilmektedir. Donanım bazlı kriptonun temel süreçlerinin BİLGEM bünyesinde tamamlanıyor olması ile de daha güvenli haberleşme ağı kurulabilmektedir. Fotodedektör ve Hücre Kütüphanesi Tümdevre üretimine ilave olarak milli olarak geliştirilen fotodedektör teknolojileri ile detektörler de YİTAL’de sekiz yıldır üretilmektedir. CİRİT, LUMTAS, TEBER, MAM-L ve MAM-C gibi mühimmatlarda kullanılan fotodedektörlerin tüm tedariği YİTAL tarafından karşılanmaktadır. YİTAL’in uzun yıllardır uzmanlaştığı sayısal CMOS ve Fotodedektör teknolojilerine ilave olarak üzerinde çalışılan bir diğer çalışma alanı, 0,25 μm SiGeC BiCMOS Hücre Kütüphanesi geliştirilmesidir. T.C. Savunma Sanayii Başkanlığı ArGe Dairesi tarafından desteklenen ve yürütücülüğünü ASELSAN’ın yaptığı bu proje tamamlandığında, başta faz dizili radarların çekirdek tümdevreleri üretiminde olmak üzere, farklı haberleşme uygulamalarında yaygın olarak kullanılması planlanmaktadır.

YONGATEK Genel Müdürü Ali Baran: “Savunma Sanayii, FPGA Çipi Temininde Sıkıntı Yaşayabilir”

Çip sektöründe yapılan bir marketing araştırmasına göre dünyada 2019 yılında üretilen çip sayısının 2023 yılında iki katına çıkması bekleniyor. Bunun en somut göstergesini de dünyanın en büyük çip üretim şirketi olan TSMC’nin üretim sayılarında gözlemleniyor. Firmanın açıklamalarına göre 2020’de ürettiği çip sayısı, geçen yıla göre yaklaşık yüzde 21 artış gösterdi. 2021 ve sonraki yıllarda da artış bekleniyor. Özellikle 5G, uydu haberleşmesi, otomotiv ve IoT sektöründe olan gelişmeler ile çiplere olan talebin önümüzdeki yıllarda daha da artması bekleniyor.

Uzun vadede bu gelişmeler birçok ülke, sektör ve şirket için ciddi tedarik sıkıntıları oluşturabilir. Bunun en somut örneğini içinde bulunduğumuz pandemi döneminde hep birlikte yaşadık. Yaşanan gelişmeler sonucunda Avrupa ve Amerika somut önlemler alarak mevcut durumu tekrar gözden geçirdi. Amerika TSMC’ye yeni fabrikalarını artık Amerika’da kurmasını talep etti. Avrupa da bu kapsamdaki destekleri artırma kararı alarak, Amerika’ya benzer alternatif çip üretim fabrikaları için planlamalar yapmaya başladı.

Bizim ülkemiz de bu krizden nasibini fazlası ile alabilir. Kısa ve orta vadede tedarik süreçleri ciddi miktarda uzayabilir. Belki de uzun vadede bazı stratejik ürünlere ulaşamama durumuz söz konusu olabilir. Savunma sanayii özellikle FPGA çiplerinin ve kartlarının temini açısından sıkıntı yaşayabilir. Buradaki tedarik süreçlerinin daha da uzaması yürüyen birçok projeyi doğrudan etkileyebilir.

Her şeyden önce bu yeteneğin, ulusal güvenlik açısından bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Biz de bu alt yapının olması uzun vadede ülkemize tedarik güvenliği sağlayacaktır. Gelişmiş ülkelere bakacak olursak hepsinde bu alt yapının olduğunu görüyoruz. Biz de bu alt yapıları oluşturmadan sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturamayacağımızı mutlaka göreceğiz.

YONGATEK olarak Türkiye’nin çip tasarım evi olmak istiyoruz. Çip tasarım süreçleri kabaca iki aşamaya ayrılabilir. Bunlardan birinci aşaması kendi IP’ lerini (Intellectual property) oluşturmak, ikincisi de oluşturulan bu IP’leri kullanarak SoC (System on Chip) veya ASIC (Application Specific Integrated Circuit) oluşturmaktır. Biz YONGATEK olarak birinci aşamayı aşağı yukarı tamamlayıp, ikinci aşamaya geçmiş durumdayız. Savunma sanayiinde elde ettiğimiz özgüven ve teknolojik gelişmeleri gerçek manada endüstriye aktarabilmek için ülkemizde mutlaka çip tasarım ve üretim yeteneğinin oluşturulması gerekiyor.

Burada öncelikle çip tasarım evlerini oluşturarak, ülkemizde bu konuda uzman insan sayısını artırmalıyız. Bu kapsamda üniversitelerimize de çok önemli görevler düşüyor. Sonrasında da yavaş yavaş yerli tasarlanan çiplerin kullanılması özendirilerek/desteklenerek kısmi de olsa ithalatın önüne geçilmesi lazım. Orta ve uzun vade de mutlaka ülkemizde çip üretim fabrikalarının kurulmasını hedeflemeliyiz.

Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici:“Çip Üretimi Stratejik Bir Beceridir”

Türkiye olarak şu anda bizim üretim kapasitemiz sadece belli ihtiyaçları karşılayabilecek düzeyde, çok küçük bir üretim kapasitemiz var. Onlar da iç piyasaya dağılıyor ve genellikle savunma sanayiinin elzem ihtiyaçlarını karşılıyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan çip üretiminin burada yapılabiliyor olmasından henüz çok uzaktayız. Fakat bu meseleye iki kısımdan bakmalıyız: Birincisi ‘Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamak için biz neler yapabiliriz?’, ikincisi ‘Dünya pazarında söz sahibi olabilir miyiz?’ Türkiye’nin ihtiyaçlarının önemli bir kısmını yerli üretimle karşılamak aslında mümkün. Gerekli mi, sorusunu sormak gerekiyor. Çünkü aynı çip yurt dışından çok daha uygun bir fyata mal edilebiliyor. Fakat unutulmaması gerekir ki çip üretimi stratejik bir beceridir. O alana sahip olabilmek, kendi başına parayla ölçülemeyecek değere sahip. Bu nedenle kanaatimce Türkiye’de üretim kapasitesinin bulunması, geliştirilmesi önemli. Ama kendimizi de kandırmamız lazım. Bu alanda altyapı ve insan yatırımı önemli. Sadece 5 milyar dolarlık fabrika kursanız bile o fabrikada çalışacak insan potansiyelini de yetiştirmeniz lazım. Ama daha mütevazi bir teknoloji yatırımıyla Türkiye’nin en azından bazı ihtiyaçları karşılanabilir. Bu otomotiv de, savunma da ya da telekomünikasyon da olabilir. Bunların bir kısmı dahi karşılansa yeter.

Bir de bu alana güvenlik meselesini dahil etmek gerekir. Genellikle insanlar güvenlik konusunu sofware ile bağdaştırır fakat doğrudan donanımın kendisi de, üretildiği anda içine üretim esnasında ve kasten yerleştirilmiş arka kapılar yoluyla saldırıya açık hâle getirilebilir. Ve bu şu anda aslında dünyada birçok örneği olan bir durum, bu ütopik bir bilimkurgu senaryosu değil. Onun için en azından sizin için önemli olan çiplerin söz gelimi savunma sanayiinde ya da silah sisteminde kullanılan çipler çok mühim. Çünkü onların kritik anlarda da sorunsuz çalışması gerekiyor. Orada arka kapı ihtimalini kesinlikle bertaraf etmeniz lazım. Bunun da tek çözümü o çipin sizin üretmenizden geçer.

TÜBİTAK BİLGEM Başkanı Dr. Ali Görçin:“Yarı İletken Teknolojisinin, Hızla Sanayileşmesini Bekliyoruz”

Tranzistorun keşfi ile başka hiçbir sektörde görülmeyen bir hızla gelişen elektronik sektörü, günlük yaşantımıza en yaygın etkiyi oluşturmuş ve her alanda iş yapış şeklimizi değiştirmiştir. Şahit olduğumuz bu elektronik devrimin lokomotifini, yarı iletken teknolojisi oluşturmuştur. İnsanoğlunun yaratıcılığı ve pazar baskısı ile her iki yılda bir yeni teknoloji geliştirilerek daha yüksek tümleştirmeye sahip, daha hızlı ve daha yüksek işlem kabiliyetinde mikroçipler üretilmiştir.

Yüksek performanslı mikroçiplerle genişleyen elektronik sektörünün pazar hacmi, ileri yarı iletken teknolojileri geliştirmek için gerekli olan yüksek yatırıma kaynak sağlamıştır. Böylelikle elektronik sanayine bileşen üreten yarı iletken teknolojisi, ileri bağ etkisi ile haberleşme, ulaşım, gıda, savunma, sağlık gibi tüm sektörlere önemli girdiler sağlamaktadır.

Ülkemizde son 20 yılda yarı iletken teknolojilerinde araştırma geliştirme faaliyetlerine çok önemli destekler verilmiş ve geniş cihaz parkına sahip çok sayıda araştırma merkezi, üniversitelerimiz bünyesinde kurulmuştur. Yakın gelecekte bu teknolojiyi özümsemiş kritik kütlenin ülkemizde oluşacağı ve yarı iletken teknolojisinin hızla sanayileşeceği konusunda beklentimiz yüksektir.

Electra Ic Genel Müdürü Ateş Berna: “Güç Bilgidir, Bilgi De Teknolojiyi Geliştirmekle İlgilidir”

ElectraIC; ASIC/FPGA tasarımı ve gömülü sistemler alanlarında tasarım ve doğrulama hizmetleri veriyor. Ekibimiz tüketici elektroniği, otomotiv, mobil iletişim, savunma ve havacılık alanlarındaki projelerde global firmalarla çalışma konusunda tecrübelidir. Çip tasarımına yönelik tüm süreçleri yönetiyor. Bu konuda birebir mühendislik hizmeti başta olmak üzere danışmanlık, eğitim, destek gibi her türlü ihtiyacı karşılayabiliyoruz. Ayrıca DO-254, EN50129 ve ISO26262 fonksiyonel güvenlik alanlarında uzmanlık sahibiyiz ve bu alanlarda sertifikasyona ihtiyacı olan şirketlere hizmet veriyoruz. Şirketimiz ASIC/FPGA ve gömülü sistemler konularında yüksek kaliteli eğitimler de sağlıyor. Bu eğitimlerden bazıları Xilinx, Intel FPGA, VHDL, SystemVerilog, UVM, SystemC, ARM, Embedded Linux, FreeRTOS, Signal Integrity alanlarındadır.

Tümdevre, mikroçip, mikroelektronik, yarı iletken elektroniği gibi birçok farklı isimle andığımız ‘mikroelektronik’ sektörü aslında tüm sektörlerin gelişmesini sağlıyor. Örneğin sağlık, uzay, ulaşım gibi birçok sektörün gelişmesinin temelinde yarı iletken teknolojisi birinci katkıyı sağlamakta. Dünyada ekonomisi güçlü ülkelere baktığımızda, ileri teknoloji üreten ülkeler olduklarını görürüz. Bunun sebebi, günümüzde artık güç bilgidir, bilgi de teknolojiyi geliştirmek ile ilgilidir. Uzun yıllar ülkemizde yazılım hep ön planda oldu, hâlâ da öyle ancak mikroçip olmadan yazılım olamaz. Örneğin otomobilin kontrolünü sağlayan mikroişlemcidir. Artık otomobillerde de bir tane değil, birçok mikroişlemci ve çok çeşitli entegre devreler kullanılıyor. Bu seviyede teknoloji geliştirebilmek için de sadece beyin yetmiyor, o beyinlerin o teknolojiyi geliştirebilecek seviyede eğitilebilmesi gerekiyor.

Firmamız yedi senedir, birçok alanda farklı konularda başarılı projeler yaptı. Kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda sıfırdan düzenlediğimiz ve 2021 Ağustos ayında 7’ncisini düzenlediğimiz EIC Academy’nin benim için apayrı bir yeri var. Bu program ile üniversiteden yeni mezun olmuş mühendis adaylarına ya da entegre devre sayısal tasarım ve doğrulama alanına geçmek isteyen mühendislere sekiz haftalık yoğunlaştırılmış Mühendis Eğitim Programı vererek, firmamıza daha donanımlı olarak katılabilme imkânı sunuyoruz. EIC Academy programımıza, sosyal sorumluluk etkinliği olarak da bakabiliriz. Programa seçilen ve başarılı olanlar firmamıza katılabiliyorlar. Ben bu programa “Sayısal Tümdevre Tasarımı’nın komando eğitimi” diyorum. Oldukça zor bir program ancak başarılı olanların da kariyerindeki ilk önemli adımları oluyor. ElectraIC’nin çalışma alanı çok niş ve zor bir alan. Kurumsal, deneyimli bir KOBİ olmamız ve yöneticilerimizin tecrübeleri sayesinde bu niş alanda tüm paydaşlarımıza çok değer kattığımızı ve ekibimizin uzmanlığının da dünya kalitesinde olduğunu söyleyebilirim.

Son olarak şunu belirtmeliyim ki mikroelektronik terimi artık eskide kaldı çünkü 1971’lerde ‘10um’ teknolojisi bugün ‘angstrom’ boyutlarındadır ve ‘mikro’ bu bakımdan günümüz teknolojisini yansıtamayan bir birimdir. Bu nedenle artık ‘mikroelektronik’ demek yerine ‘yarı iletken’i kullanmayı daha doğru buluyorum.