Yeni nesil muharip jet uçaklarının askeri havacılık eğitimine etkileri Yeni nesil muharip jet uçaklarının askeri havacılık eğitimine etkileri

Yeni nesil muharip jet uçaklarının askeri havacılık eğitimine etkileri

Yeni nesil muharip jet uçaklarının askeri havacılık eğitimine etkileri

12/05/2019 15:01

Son yıllarda ülkeler, hava kuvvetlerini güçlendirmek için askeri havacılık eğitimine ve pilotların potansiyeline eğildi
BU HABERİ
PAYLAŞ

Yüksek maliyetli, uzun ve zorlu bir süreç olan askeri havacılık eğitimi, güçlü bir hava kuvvetlerine sahip olmak için en az modern ekipmanların tedariki kadar önem arz etmektedir. Bu süreçte temel amaç ise pilotların, limitlerinin sonuna kadar zorlanarak mümkün olan her türlü senaryoda görev yapabilecek hale getirilmesidir. Ayrıca belirtilmelidir ki askeri havacılık eğitimi statik değil dinamik bir süreçtir. Çağın gereksinimlerine ve başta muharip havacılık olmak üzere ihtisas alanlarının ihtiyaçlarına göre sürekli güncellenme gereksinimi bulunmaktadır.

Muharip sahada yaşanan hızlı değişikliklerin ve tehdit algısının, eğitim alanına etkilerinin görülmesi açısından en önemli örneklerden bir tanesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin T-X projesidir. Bilindiği gibi Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin, bir taraftan Rusya Federasyonu ile Avrupa ve Orta Doğu’da çekişmeler sürüp giderken öte yandan da Asya-Pasifik bölgesinde ve Afrika’da, Çin Halk Cumhuriyeti’ne karşı Amerikan çıkarlarını koruması gerekmektedir. Ayrıca bu tehdit sıralamasına, başta Orta Doğu olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde ortaya çıkan asimetrik unsurların da eklenmesi mümkündür. Bu denli geniş bir coğrafyada, böylesine faklı dinamiklere sahip tehditlerle mücadele edilmesi gerekliliği, Amerikan Silahlı Kuvvetlerinin özgün ihtiyaçlara sahip olmasına yol açmaktadır.

Havacılık açısından ele alındığında söz konusu ihtiyaçlar, Amerikan Silahlı Kuvvetlerini farklı kuvvetler bünyesinde; OA-X projesiyle tedarik edilecek düşük maliyetli yakın hava desteği uçağından F-35 müşterek taarruz uçağına, B-21 bombardıman uçağından MQ-25 insansız yakıt ikmal uçağına ve P-8A Poseidon deniz karakol uçağına ulaşan geniş bir envanter oluşturmaya itmektedir.

Pek çok teknolojik kırılımı bünyesinde barındıran böylesi platformların tedarikinden etkilenen alanlar arasında, personel eğitimi başı çekmektedir. Eğitim perspektifinden bakıldığında, Amerikan Hava Kuvvetlerinin en kıymetli projelerden birisi olan T-X, 1960’lı yıllardan bu yana envanterde bulunan T-38 uçaklarının yenilenmesi amacıyla başlatılmıştır. Beşinci nesil uçakların aktif kullanımlarının, eğitim alanına etkilerinin görülmesi açısından da bir turnusol kağıdı vazifesi gören projede; bazı şirketlerin uluslararası iş birlikleri ile ortaya koydukları, daha önceki çözümlerin Amerikan Hava Kuvvetleri için uyarlanmış versiyonları yerine, doğrudan T-X projesindeki isterlere göre tasarlanmış bir uçak tercih edilmiştir.

Projenin isterleri oluşturulurken, T-38 uçağının yetersiz olduğu alanlar göz önünde bulundurulmuştur. Bu yetersizlikler arasında;

 - Henüz 3’üncü nesil savaş uçaklarının kullanıldığı bir dönemin ürünü olan T-38’in, F-35A gibi 43.000 pound’luk itkiye sahip beşinci nesil bir uçağı kullanacak pilotların yetiştirilmesi açısından elverişsizliği,

- Aviyonik sistemlerin teknolojik eşiğin gerisinde kalması,

- Veri linki eksikliği,

- Gece ya da zorlu iklim şartlarında formasyon uçuşu yapılamaması,

- Sürekli G kuvveti performansının düşüklüğü ve

- Buz önleme/giderme sistemi kusurları sıralanabilir.

Sayılan eksikliklere ilave olarak, beşinci nesil uçakların envantere girmesi ile birlikte ortaya çıkan bazı ihtiyaçlar da proje şekillendirilirken önemli birer etmen haline gelmişlerdir. Örneğin bu ihtiyaçlardan bir tanesi, hava-hava muharebe eğitimlerinde T-X uçağının, dördüncü nesil hasım bir muharip jet uçağı benzetimi yapabilmesi gerekliliğidir. Ancak bu benzetim sadece performans ile sınırlı kalmamalı, aynı zamanda görüş içi ve görüş ötesi hava-hava muharebeleri için elektromanyetik spektrumda da dördüncü nesil muharip uçaklara yakın bir temsil sağlanmalıdır. İlave olarak T-X, simülatör sistemleri ile de yüksek benzetime sahip olmalıdır. Bu gerekliliklere veri füzyonu gibi başka unsurlar da eklenerek listenin uzatılması mümkündür.

Her ne kadar Amerika’da yaşanan bu süreçte “clean sheet” olarak tabir edilen yeni bir tasarım tercih edilmiş olsa da dünya genelinde üreticilerin, mevcut platformlarını güncelleyerek kullanıcıların ilgisine sunduğu da görülmektedir.

Platformların yanı sıra, pilot eğitim süreçlerinin de muharip jet uçaklarının teknolojik ilerlemesi dolayısıyla yakın gelecekte tekrar düzenlenmesi muhtemeldir. Bu süreçlere bir göz atılması gerekirse, akademik eğitimi takip eden bazı örnek pilot eğitim süreçleri şöyledir:

- Amerikan Hava Kuvvetleri Uçuş Eğitim Komutanlığında (Air Education and Training Command) uçuş eğitimleri dört temel safhadan oluşmaktadır. Bunlar sırasıyla başlangıç uçuş eğitimi, ön uçuş eğitimi, temel uçuş eğitimi ve ileri düzey uçuş eğitimidir. İlk aşama yöntemsel olup, sadece 18 saatlik uçuş gerçekleştirilmektedir. Müteakip iki aşamada ise T-6A Texan II uçaklarıyla 86, 6 ve simülatörle de 45, 7 saatlik uçuş yapılmaktadır. Son aşamada pilotlar ihtisas alanlarına göre ayrılmakta;

+ Kargo uçağı pilotları 77, 7 saat T-1A Jayhawk/ 53, 6 saat simülatör, 

+ Helikopter pilotları 105 saat TH-1H Iroquois/ 36 saat simülatör ve

+ Muharip jet uçağı pilotları 95, 5 saat T-38/ 39, 5 saat simülatör uçuşu gerçekleştirmektedirler.

- Çin Hava Kuvvetlerinin eğitim programında pilotlar, henüz akademideyken simülatör ve temel uçuş eğitimleri (CJ-6 uçağıyla) almakta olup, uçuş okuluna geçtiklerinde ise daha gelişmiş uçaklarla (K-8/JL-8 uçağıyla) uçmaktadırlar. Uçuş okulunda gerçekleştirilen eğitimler; yer eğitimleri, eğitmenle birlikte uçuş ve yalnız uçuş şeklinde üç grupta toplanmıştır. Zorlu hava koşullarında uçuş, formasyon uçuşu, temel akrobasi ve seyrüsefer uçuşlarını da içeren eğitim süreci, toplamda 150 ila 200 uçuş saatinde tamamlanmaktadır. Ayrıca bu aşamada pilotlar, performanslarına bağlı olarak operasyonel filolarda görev almaya da başlayabilmektedirler. Uçuş okulu sonrasıysa üçüncü aşamaya geçip, süpersonik jet eğitim uçaklarıyla uçmaktadırlar. Söz konusu üçüncü aşama aynı zamanda hava-hava muharebe, hava-yer taarruzu, keşif, gözetleme ve nakliye eğitimlerini de içermektedir. Çinli pilotlar, Amerikalı meslektaşlarına kıyasla daha uzun süre uçuş eğitimi görmekte olup, eğitime başlayan pilot adaylarının filolara atanma oranı da %50 mertebesindedir.
- İtalyan Hava Kuvvetleri, pilot eğitim sürecini üç temel aşamaya bölmüştür. Bunlar sırasıyla bilgi kazanım aşaması, yetenek kazanım aşaması ve havacılık konsolidasyon aşamasıdır. Temel uçuş eğitimi ve görerek uçuş tekniklerinin öğretimini kapsayan birinci aşamada Aermacchi T-260 uçakları kullanılmaktadır. İkinci aşamada da aynı uçak kullanılmakta olup, üçüncü aşamaya geçildiğinde aday pilotlar, Aermacchi T-339 A/CD uçaklarıyla eğitim almaktadırlar. Bu aşamaya erişen bir pilot adayının temel akrobasi manevraları ve acil durumlarla ilgili de gerekli yetkinliğe ulaşmış olması gerekmektedir. Üçüncü aşamanın esas amacı ise entegre bir operasyon sahasında harekat icra edebilme becerisinin kazandırılmasıdır. Dördüncü aşamada Aermacchi T-339 CD ve T-346 uçaklarıyla hem havada yakıt ikmali gibi görevlerin eğitimleri verilmekte hem de pilot adayları gelişmiş aviyonik sistemleri tanıma olanağı elde etmektedirler.
- Türk Hava Kuvvetlerinde (Hv.K.K.lığı) pilot eğitimi, öğrenci seçimi ve özendirmesi maksadıyla T-41 uçaklarıyla başlamaktadır.  Müteakiben SF-260D uçaklarıyla başlangıç uçuş eğitimi icra edilmektedir. Başlangıç uçuş eğitimini ise KT-1T uçaklarının kullanıldığı temel uçuş eğitimi izlemektedir. Sonrasında muharip jet pilot adayları T-38, ulaştırma pilot adayları CN-235 ve helikopter pilot adayları ise UH-1H helikopterleri ile tekamül uçuş eğitimlerini gerçekleştirmektedirler. Bu eğitimleri, pilotların atandıkları filolarda ifa edilen intibak ve harbe hazırlık eğitimleri takip etmektedir.

Bahsi geçen tüm eğitim süreçlerinin, beşinci nesil savaş uçakları başta olmak üzere yaşanan teknolojik ilerlemelere pararlel olarak değişmesi beklenmektedir. Bu değişiklikler arasında en öngörülebilir olan, jet eğitim uçaklarının ve simülasyon teknolojilerinin, eğitim süreçleri dahilindeki rollerinin artması olacaktır.

Türkiye açısından bakıldığında; Hv.K.K.lığı gelecekteki muharip jet uçağı filosunun omurgasını Milli Muharip Uçak ve F-35 üzerinden kurgulamakta olup, yeni nesil jet eğitim uçağı ihtiyacının ise Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tarafından geliştirilmekte olan Hürjet ile karşılanması beklenmektedir. 14 Ağustos 2017 tarihinde başlatılan proje sayesinde, T-38 jet eğitim uçaklarının ikame edilmesinin yanı sıra, hafif taarruz konfigürasyonundaki Hürjet ile muharip görevlerde F-16 uçaklarına destek olunması da hedeflenmektedir.

Kaynak: Vizyoner Genç