Türkiye’nin uzay teknolojisi geliştirme süreci Türkiye’nin uzay teknolojisi geliştirme süreci

Türkiye’nin uzay teknolojisi geliştirme süreci

Türkiye’nin uzay teknolojisi geliştirme süreci

07/09/2023 13:50

Savunma Sanayii Başkanlığı’nda sözleşmeli uzman Barış Gençay, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın aylık yayın organı Anahtar Dergisi için kaleme aldı: “Türkiye’nin Uzay Teknolojisi Geliştirme Süreci”
BU HABERİ
PAYLAŞ

Kendi öz yeteneklerini geliştirebilen, bilgi birikimi sağlayabilen ve bunu kurumsallaştıran, rekabet etmeye istekli, iş birliğine açık, fark yaratabilen ve tüm bu özelliklerini özgün tasarımlara dönüştürerek, kendi teknolojisini geliştirebilen, uzay teknolojileri konularını özümseyerek, bu konuda altyapıyı kurabilen, ürün geliştirip yerli ve yabancı kurumlara ürün ve hizmet sunabilen ülkelerin; sadece kendileri için katma değer oluşturmakla kalmayıp, orta ve uzun vadede bölgesel ve küresel güç olabilecekleri bir gerçektir.

Uydu ve uzay teknolojileri konusunda mevcut bilgi birikimi ve altyapısı kısıtlı olan ve bu alana nispeten geç giren Türkiye’nin, öncelikle ulusal güvenlik ve bilimsel araştırma ihtiyaçlarını karşılayacak özgün uzay sistemleri geliştirirken; aynı zamanda kısıtlı mali imkânları göz önünde bulundurarak, maliyet etkin çözümler üretebilmesinin yollarından biri ise bu projeleri en yüksek oranda geri dönüşüm yaratacak şekilde tasarlayarak milli sermayenin ve insan kaynağının en yüksek düzeyde ülke içinde kalmasını sağlamaktır.

Başta Savunma Sanayii Başkanlığı olmak üzere, kurum ve kuruluşların vizyonlarında bulunan “sistemlerin özgün olarak yurtiçinde geliştirilmesi” görüşüne uygun olarak, öncelikle uydu ve uzay sistemlerinin kritik altyapılarının ve yazılımlarının yerli olanaklarla geliştirilmesi, savaş hallerinde kullanılan sistemlerin tüm kontrolünün Türkiye’de olmasını da sağlamaktadır (Okan ve diğ., 2005).

Bu sistemlerin Türkiye’de tasarlanarak yurt dışına satılması ise yüksek katma değerli bir ihracat kalemi olarak ülke adına saygınlık kaynağıdır.

Yerli imkânlarla geliştirme de insan kaynağı altyapısı güçlü bir yerli uzay endüstrisi oluşturma imkânı sağlamaktadır.

Türkiye’de Uzay Teknolojileri

Türkiye, dünya ölçeğinde bakıldığında uzay teknolojileri alanında “gelişmekte olan” bir ülkedir. 1980’li yıllarda satın alma yöntemi ile ulaştığı ve kullanmaya başladığı uzay teknolojilerini, 2000’li yılların başından itibaren milli olarak geliştirmeye başlamıştır (Şekil 1). Ülkemizdeki uzay teknolojileri yetenekleri, görüntüleme, haberleşme, nesnelerin interneti ve gemi takip amaçlı uyduların tasarımı, üretimi, testi, entegrasyonu ile bu uyduların işletimi ile uzaydan alınan verilerin kıymetlendirilerek kullanılması düzeyindedir. Ancak; uydu fırlatma yeteneği, ay görevi, bilimsel araştırma görevleri gibi dünyada az sayıda ülkede mevcut olan yetenekler, kamu ve özel sektör tarafında biriktirilmektedir.

Türkiye’de uzay teknolojileri alanında geliştirilen bazı alt sistemler uluslararası düzeyde talep görmeye başlamıştır Bu alanda yetenek geliştirmekte olan birçok kurum ve kuruluş uzay teknolojileri alanında daha fazla tecrübe kazanılması ve kazanılan yeteneklerin gösterilmesi ile Türkiye kadar yetenek sahibi olmayan ülkelere ürün sağlayacak duruma gelmektedir. Bu amaçla, gerek milli altyapı, gerekse insan kaynağımızı geliştirmek adına hummalı bir çalışma sürmekte ve uluslararası uzay endüstrisine ürün ve hizmet sağlayarak aranılan bir ülke olmak adına gerekli adımları atma yolunda ilerlenmektedir.

Ar-Ge çalışmalarından edinilen tecrübe, bu alanda başarıya ulaşmada önemli etkenlerden biridir. Bu nedenle üniversitelerde, enstitülerde ve endüstride mümkün olduğu kadar çok deneysel uydu ve uydu alt sistemi geliştirme projeleri yapılması, gerekli finansmanın uzun vadede kamu kaynakları ile temin edilmesi; hem gerekli insan kaynağının eğitilmesi, hem de deneysel ekipmanların uzayda test edilerek güvenilirliğinin sağlanması ve sonuç olarak uzay teknolojileri konusunda dışa bağımlılığın azaltılması için atılması gereken adımlardan biridir.

Bu nedenle, Türkiye’nin öncelikli ihtiyaçlarını uzun vadeli olarak belirlemek, gerekli planları oluşturmak ve gerçekleşmeleri takip etmek, gerekli altyapı/insan kaynağı yatırımlarını yapmak ve kurumlar arası koordinasyonu tesis etmek resmi bir zemine oturtulmalıdır. “Gelişmiş” kategorisinde bulunan ülkelerin yıllar önce askeri amaçlarla başladığı ve günümüzde sivil amaçların da ön plana çıkartılarak yeni nesil uygulamaların geliştirildiği uzay teknolojileri projeleri, ülke için hem bir prestij kaynağı, hem de bu alanın bir endüstri haline gelmesi ile birlikte ekonomik, stratejik, politik açılımları ile bir güç çarpanıdır.

Kendi uydusunu üreten ve kullanan ülkelerde bu tür hizmetlerde dışa bağımlılık ortadan kalkmakta, bu da gizlilik, bilgiye erişimdeki kolaylık ve güvenlik açısından büyük önem taşımaktadır. Bu sayede ülkemizde sürdürülebilir bir uzay endüstrisinin kurularak, uzay teknolojisinden elde edilen sosyal ve ekonomik faydaların toplum geneline yayılması ile sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunulması sağlanabilecektir.

Ülkelerin kendi uydularını yapmak istemeleri, sadece güvenlik temelli bir istek veya stratejik bir karar değil, aynı zamanda bir ekonomik hamledir. Bu sayede; tasarım, geliştirme ve üretim sırasında bu alanı destekleyen diğer alanlarda da gelişim mümkün olmakta ve bu yolla elde edilen hizmet, teknoloji ve ürünler toplum geneline yayılmaktadır. Bu yayılım, sadece kurumlar bazında etki yaratmamakta; potansiyel yaratıldığı takdirde, ülke çapında gerek kamu, gerekse özel sektörün ilgisini artırmaktadır. İlgili alanda faaliyet gösteren kuruluşların artmasıyla nitelikli insan gücü ve altyapı yeteneklerinde de gelişmeler söz konusu olacak ve beyin göçünün tersine çevrilmesi sağlanabilecektir.

Uydu teknolojilerinin sağladığı hizmetlerin kolaylıkla erişilebilir olması; tarımdan başlayarak, eğitim, haberleşme, güvenlik gibi pek çok başlıkta kolaylıklar sağlamakta ve son kullanıcılar, gelişen teknoloji nimetlerinden faydalanmaktadır. Bu atılımın ilk adımları yıllar önce ülkemizde başlamış, bütün bunların yanında kendi taleplerimiz yine kendi kaynaklarımızla karşılanmış ve dünyada söz sahibi olma yolunda önemli adımlar atılmıştır.

Ülkemizin tamamlamış olduğu ve devam etmekte olan projelerden elde ettiği bilgi ve tecrübe, yeni uzay teknolojileri temelli projelere öncülük etmektedir.

Sonuç

Türkiye’nin uzay teknolojisi alanındaki ihtiyacı, hem mevcut hem de yeni uydu sistemleri geliştirmek için kritiktir. Bu ihtiyaç, gerekli insan kaynağının yetiştirilmesi ve nitelikli projelerle beyin göçünün yavaşlatılması ile karşılanmaktadır. Gelecek nesil uydu sistemlerinde kullanılması planlanan yeni alt sistemlerin denenmesi de bu projeler için de önemli arz etmektedir.

Uzay teknolojisi ile ilgili alanları desteklemek üzere çeşitli alanlarda geliştirilmesi gereken yeteneklerin kamu ve özel sektör imkânları ile desteklenmesi ve Türkiye’nin bu alandaki ihtiyaçlarının kamu ile özel sektör işbirliğinde karşılanması, ihtiyaç duyulan laboratuvar, test imkânı ve benzer pek çok altyapının kurularak faaliyete geçirilmesi hususları büyük önem taşımaktadır.

Ülkedeki, uzay teknolojisi alanındaki çalışmaları, önemli katma değer ve beşeri sermaye sağlamakta, bu çalışmalar, Türkiye’nin ulusal güvenlik ve bilimsel araştırma ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, ekonomiye de dolaylı olarak ciddi katkıda bulunmaktadır. Türkiye, uzay teknolojisi alanındaki çalışmalarını sürdürerek, orta ve uzun vadede bölgesel güç odağı olma yolunda ilerlemektedir.

Ar-Ge ve bilimsel araştırma projesi çerçevesinde ortaya çıkan teknolojilerin ürüne dönüştürülmesi ve bu ürünlerin uluslararası uydu teknolojisi projelerine tedarik kalemi olarak verilmesi, hem Türkiye’nin uzay teknolojisi ihraç eden noktada yerini sağlamlaştırmasını sağlayacak, hem de bu konuda çalışacak insan kaynağı ve yeni Ar-Ge projelerinin finansmanı için kullanılabilecektir.