“Türkiye 2023’te hedeflerine ulaşacak” “Türkiye 2023’te hedeflerine ulaşacak”

“Türkiye 2023’te hedeflerine ulaşacak”

“Türkiye 2023’te hedeflerine ulaşacak”

16/01/2020 13:35

SSB Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı Şaduman Aziz: “2023’te kendi teknolojisini üreten, rekabet gücüyle, ihracat potansiyeliyle hedeflerine ulaşmış bir Türkiye göreceğiz”
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 4. sayısında, Savunma Sanayii Başkanlığı AR-GE ve Teknoloji Yönetimi Daire başkanı Şaduman Aziz’le SSB’nin AR-GE çalışmaları üzerine yapılan röportaj yer alıyor.

"Target" dergisinin 4. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Türkiye 2023’te Hedeflerine Ulaşacak” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

Türkiye 2023’te Hedeflerine Ulaşacak

Savunma sanayi ve Ar-Ge çalışmaları son yıllarda dünya gündeminden düşmüyor. Savunma Sanayi Başkanlığı Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı Şaduman Aziz, “2023’te kendi teknolojisini üreten, rekabet gücüyle, ihracat potansiyeliyle hedeflerine ulaşmış bir Türkiye göreceğiz” diyor.

Şaduman Aziz, 2000 yılından bu yana Savunma Sanayi Başkanlığı’nda görev yapıyor. Bugüne kadar önemli projelerde yer alan Aziz, “Yurt dışı bağımlılığı olmadan üretilen, katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünler, ülkemizi küresel pazarda daha güçlü kılacak. Hatta artan verimliliği ile yabancı sermayenin de ülkeye girişi hızlanacak” diyor. Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranlarını değerlendiren Aziz, “Dünyada gelişmiş statüdeki ülkelerin yüzde 3 ile yüzde 5 arasında değişen hedefleri olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin 2023 Ar-Ge yoğunluk hedefi, yüzde 3 olarak belirlenmiş durumda. Bu oldukça önemli bir hedef” diyor. Savunma Sanayii Başkanlığı Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı Şaduman Aziz; savunma sanayisi alanında Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi.

ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği mezunusunuz ve aynı bölümde doktora derecesine sahipsiniz. Hayalleriniz ve şu anki kariyeriniz arasında farklılıklar var mı?

Bilim ve teknoloji, öğrenciliğimden beri hayatımın bir parçası oldu. Daire Başkanlığımızın görevi; bir yandan uçak, gemi, helikopter gibi savunma sistem ve platformlarımızın ihtiyaç duyduğu teknolojileri geliştirmeye çalışmak, bir yandan da bizi gelecekte lider konuma getirecek yeni teknolojileri ülkemize kazandırmak. Mesleki kariyerim itibariyle, ülkemizin teknolojik hedeflerine önemli katkılar sağlaması beklenen, çok daha büyük hedeflerin, hayallerin bir parçasıyım artık. Bu yüzden şu anda hayallerimden ve hedeflerimden uzak bir yerde değilim. Hayaller ve hedefler insan hayatında hep var olmalı. Mühendis olmayı başardım ancak hayallerim bitti diyemem.

2000 yılından bu yana Savunma Sanayi Başkanlığı’nda önemli projelerde yer aldınız. Bu projelerden biraz bahseder misiniz?

Göreve başladıktan sonra Hava Araçları Daire Başkanlığı bünyesinde yürütülen JSF, A400M, Hürkuş, KT1-T eğitim uçağı gibi çeşitli uçak projelerinde ve AB412 helikopter projesinde Teknik Müdür olarak görev yaptım. 2011 yılından itibaren Helikopter Daire Başkanlığı Geliştirme Projeleri Grubu'nda yürütülen Özgün Helikopter Programı, Genel Maksat Helikopter Projesi, Jandarma Helikopter Modernizasyonu Projesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı S-70 Helikopteri Modernizasyonu (YARASA) Projesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı Analog S-70 Helikopteri Modernizasyonu, SGK Helikopter Tedariki (MARTI) Projesi, Mi-17 Depo Seviyesi Bakım Projesi ve EGM Helikopter Tedariki projelerinde Grup Müdürü olarak görevliydim. 2016 yılından bu yana ise Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Daire Başkanı olarak görev yapıyorum. Daire Başkanlığımızda ileri malzemeler, algılayıcılar, bilgi teknolojileri, tahrip ve KBRN alanlarında 72 Ar-Ge projesi yürütülüyor.

Sizi en çok heyecanlandıran proje hangisi oldu?

Benim için “en çok” tanımlamasına uyan bir proje yok aslında. Çünkü biri, ilk görev aldığınız proje olmasından dolayı; diğeri en zorlu, uzun ve belki mücadeleli süreçlerden geçirdiği için gönlünüzde farklı yerlere sahip olabiliyor. O nedenle direkt olarak bir proje ismi veremiyorum.

Peki en son görev aldığınız proje hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ar-Ge Daire Başkanlığı bünyesinde yeni başlayan her Ar-Ge projesinde ayrı bir heyecan duyduğumu özellikle belirtmek isterim. Çünkü “Ar-Ge”, alan itibariyle çok dinamik olmak zorunda olduğunuz süreçlere sahip. Ar-Ge projeleri ilk kez yapılacak işler olması itibariyle içinde riskler barındıran, dolayısıyla heyecanı çok olan projeler. Savunma alanında Türkiye’yi yurt dışı bağımlılığından kurtaracak ve savunma sistemlerimizi milli ve yerli olarak geliştirmemizi sağlayacak ürünlerimizin en temel teknolojileri bu Ar-Ge çalışmalarının sonucunda kazanacağız. Bu bakımdan yeni başlayan veya başarıyla tamamlanan her bir Ar-Ge projesi beni çok heyecanlandırıyor.

Savunma sanayii son yıllarda kamuoyunda sıkça gündeme geliyor. Bu gündemin oluşmasında Ar-Ge çalışmalarının önemli rol oynadığını düşünüyoruz. Siz ne dersiniz?

Son yıllarda savunma sanayisinin gündemde olmasının sebebi; ülkelerin savunma ve güvenlik çalışmalarının yoğun bir şekilde teknoloji içermesi. Teknoloji de dünyada her an gelişen bir unsur ve bu sayede büyük bir rekabet yaşanıyor. Bu yarışın en etkili ve fark yaratacak unsuru ise savunma alanındaki Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları. Bu nedenle teknoloji odaklı Ar-Ge, Ür-Ge, bilimsel yaratıcılık (inovasyon) stratejilerinin belirlenmesi ve teknoloji projelerinin yönetilmesi konusu Başkanlığımız için stratejik öneme sahip.

Ar-Ge ve Teknoloji Yönetimi Dairesi olarak nasıl bir görev tanımınız var? Hangi alanlarda faaliyetleriniz bulunuyor?

Tüm kara, hava, deniz platformlarımızda veya sistemlerimizde Ar-Ge projeleri planlıyor, başlatıyor ve yürütüyoruz. Amacımız; yurt dışı bağımlılık, hükümet tehditleri gibi nedenlerle ihtiyaç duyulan teknolojileri kazanmak. Diğer taraftan; geleceğin askeri ortamında ihtiyaç duyulacak, değişen ve çeşitlenen ihtiyaçlarla uyumlu teknoloji konseptlerinin geliştirilmesi için çalışıyoruz. İnovasyon odaklı Ar-Ge projeleri ile silahlı kuvvetlerimizin yeni harekât tarzlarına katkı sağlamayı amaçlıyoruz.

Ar-Ge projeleri nasıl yürütülüyor?

Kullanıcı makamlardan gelen yetenek ihtiyaçları ve geleceğe dönük teknoloji ihtiyaçları değerlendiriliyor. Çalıştay, panel ve toplantılar vasıtasıyla Savunma Sanayii Bakanlığı tarafından kamu, sanayi, araştırma kuruluşları ve üniversitelerle koordineli olarak hazırlanıyorlar. Sürekli güncel tutulan Ar-Ge Teknoloji Yol Haritası kapsamında yürütülüyorlar. Bu metodolojiyle, Ar-Ge’den sanayileşme ve ihracata kadar tüm aşamalar sistem bütünlüğü içinde ele alınıyor. Ar-Ge projeleri; kullanıcı makam, akademisyen, sanayici dahil tüm paydaşların yer aldığı bir istişare ortamı ile sürdürülüyor.

Yol haritası nasıl belirleniyor?

Her yıl belirli alanlarda; kamu, sanayi, araştırma kuruluşları ve üniversite temsilcilerinin yer aldığı geniş katılımlı teknoloji panelleri düzenliyoruz. Bu panellerde konunun daha alt detayda çalışılması gerektiğine karar verilmesi halinde “odak teknoloji ağları” (OTAĞ) gerçekleştiriyoruz. Bunlar katılımı daha belirli sayıda tuttuğumuz çalıştay ve toplantılar oluyor. Teknoloji yol haritamızı çıkan sonuç raporları ile her yıl güncelliyoruz.

Türkiye’deki ve dünyadaki Ar-Ge yoğunluğunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Kalkınma Planı’nda orta ve yüksek teknoloji üretimine, Ar-Ge’ye yönelik hedefler var...

Ar-Ge harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranlarına bakıldığında; dünyada gelişmiş statüdeki ülkelerin yüzde 3 ile yüzde 5 arasında değişen hedefleri olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin ise 2023 Ar-Ge yoğunluk hedefi, yüzde 3 olarak belirlenmiş durumda. Bu oldukça önemli bir hedef. Bu hedefe ulaşmak için yapılan çalışmalarda Savunma Sanayii Bakanlığı’nın (SSB) Ar-Ge çalışmalarının rolü oldukça büyük.

Savunma sanayisindeki mevcut gelişmeleri ve çalışmaları değerlendirdiğinizde, 2023’te nasıl bir fotoğraf görmeyi bekliyorsunuz?

Söz konusu hedefe ulaşılmasında tüm paydaşların etkin bir koordinasyon ve iş birliği içinde çalışıyor olması gerekiyor. Nitelikli insan kaynağını da kazanmış olmamız şart. Bu konuda gerekli faaliyetler ve tedbirler, SSB tarafından stratejik planda belirlenmiş durumda. Başkanlığımız bu plan dahilinde oldukça yoğun bir gündemle çalışıyor. Geleceğin muharebe ortamına hazır, uluslararası rekabet gücü en yüksek seviyelere ulaşmış, yurt dışı talep gören özgün ürünleriyle faaliyet gösteriyor. Dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer alan bir Türkiye için Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına hız kesmeden devam ediyoruz. Ben, bir konuda en iyisi için çok çalışan, emek veren herkesin o çalışmanın sonucunu alacağına inanırım. Bu nedenle bizzat içinde bulunduğum ve bir kısmına da yakından şahit olduğum tüm bu yoğun çalışmalar sonucunda kendi teknolojisini üreten, rekabet gücüyle, ihracat potansiyeliyle hedeflerine ulaşmış bir Türkiye’yi ilerleyen zamanlarda ve 2023’te hep birlikte göreceğiz.

Teknopark İstanbul’un Bilim Kurulu Üyesi olarak da görev yapıyorsunuz. Teknopark İstanbul ve teknoparkların ekosisteme katkıları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üniversite-sanayi iş birliği; teknolojik yetkinliğimizin gelişmesinde önemli ve vazgeçilmez bir gereklilik. Teknoparklar ise bu işbirliğini sağlayacak mekanizmalardan biri. Yurt dışına bağımlılık konusu; teknoparkların bilimsel faaliyetleri teşvik etmesi, teknolojik işbirlikleri sağlaması ve ileri teknoloji yatırımlarını yönlendirmesiyle gündemden düşecek. Yurt dışı bağımlılığı olmadan üretilen, katma değeri yüksek, ileri teknoloji ürünler, ülkemizi küresel pazarda daha güçlü kılacak. Hatta artan verimliliği ile yabancı sermayenin de ülkeye girişi hızlanacak. Bu açıdan teknoparklar; araştırma uygulamalarının ticarileşmesi, var olan akademik bilgi birikiminin sanayiye aktarılmasında sağladığı altyapı ve projeye dayalı çalışma kültürü ile üniversite–sanayi ilişkilerinden beklenen faydanın sağlanmasında temel rol oynuyor. Teknoparkların; bilimsel çalışmaların sanayileşmesi ve ekonomik değere çevrilmesinde ekosisteme büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Savunma sanayisinin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizi nasıl bir gelecek bekliyor?

Teknoloji hızla ilerlemeye devam ederken, savaş ortamında da önemli değişikliklerin meydana gelmesi kaçınılmaz olacak. Gelecekteki savunma sistemleri kurgulanırken iki konunun önemli rol oynayacağını düşünüyorum. Bunlardan birincisi; “konvansiyonel harbe” göre önemi giderek artan “terörizmle mücadele” ve “meskûn mahal muharebeleri”. İkincisi ise yapay zeka, robotik sistemler, otonomi gibi alanlardaki teknolojik gelişmelerin etkisiyle geleceğin muharebe sahasında insan varlığının giderek azalması ve makinaların varlığının artması. Teknolojik eğilimler açısından robotik harici iskeletler, akıllı tekstiller, ilaçlar ve kesintisiz insan-makine ara yüzleri gibi yapay araçlar ile bireysel insani yetenekler güçlenecek; robotlar ve diğer otonom araçlar arasında koordinasyon yapabilme kabiliyeti önem kazanacak; sürü robotların etkileşimi ve birlikte kullanımı üzerine yapılan araştırmalar artarak devam edecek; robotlar daha yetenekli hale geldikçe, askeri operasyonların hemen hemen her alanından insan varlığı azalmaya başlayacak.