“TEI-TS1400 Motorumuz 2023'te Gökbey ile uçuşa hazır olacak” “TEI-TS1400 Motorumuz 2023'te Gökbey ile uçuşa hazır olacak”

“TEI-TS1400 Motorumuz 2023'te Gökbey ile uçuşa hazır olacak”

“TEI-TS1400 Motorumuz 2023'te Gökbey ile uçuşa hazır olacak”

03/07/2021 12:27

TEI Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, TEI-TS1400 motorunun Gökbey ile uçuşa hazır olacağını belirtti
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 11. sayısında, TEI Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit ile yapılan bir röportaja yer veriliyor.

Target dergisinin 11. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “TEI-TS1400 Motorumuz 2023'te Gökbey ile Uçuşa Hazır Olacak” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

“TEI-TS1400 MOTORUMUZ 2023’TE GÖKBEY İLE UÇUŞA HAZIR OLACAK”

Türk savunma sanayiinin yerli ürün ve servis ihtiyacını karşılamak üzere kurulan TEI’nin havacılık motorlarının tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesi anlamında birçok ilki hayata geçirdiğini ifade eden TEI Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, pandeminin oluşturduğu olumsuz koşullara rağmen çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini söyledi. TEI-TS1400 motorunun 2023 yılında Gökbey helikopteri ile uçuşa hazır olacağını belirten Prof. Dr. Akşit, TEI-PD170 motorunun ise Aksungur platformuna entegrasyon çalışmalarının tamamlandığını ve önümüzdeki haftalarda uçuşların başlamasını beklediklerini aktardı. Prof. Dr. Akşit, yüzde 95 yerlilik oranına sahip olan TEI-PD170’in altyapısından elde ettikleri deneyimle TEI-PD222 motorunun çalışmalarını ise devam ettirdiklerini söyledi.

COVID-19 salgınının meydana getirdiği olumsuzluklardan etkilendiklerini dile getiren Prof. Dr. Akşit, krizin oluşturduğu olumsuzlukları gidermek için stratejilerini yeniden gözden geçirdiklerini ve farklı alanlar için girişimlerde bulunduklarını belirtti.

TEI’nin kuruluş misyonu ve milli savunma sanayii vizyonu ile yollarına devam ettiklerini kaydeden Prof. Dr. Akşit, şirketin yeni yol haritasını, mevcut çalışmalarını ve planlarını dergimiz Target’a değerlendirdi.

TEI’nin Türk savunma sanayii içindeki yerini nasıl tanımlarsınız?

Şirketimizin kuruluş hikayesine bakıldığında 25 Haziran 1985’te temelleri atılan, 1987 yılında Peace Onyx I (Öncel I) projesi kapsamında, ilk motor montajına başlayan TEI, Türk Hava Kuvvetleri’nin kullanacağı F16 uçaklarına güç veren F110 motorlarının montajı, testi ve 12 değişik parçasını üretme görevi ile yola çıkmıştır. Esasında TEI’nin varoluş sebebinin temelinde Türk savunma sanayiimize yerli ürün ve servislerin sağlanması yer almaktadır.

Kuruluş sürecinde belirlenen vizyon ile faaliyet alanlarımızı uzun yıllar; motor montajı, bakım, parça ve modül üretimi ve satış sonrası hizmetler olarak üç ana faaliyet alanında yürüttük. Son 15 yıl içindeki milli savunma sanayii hamleleriyle beraber vizyonumuzu, “küresel olarak rekabetçi özgün güç sistemleri sahibi olmak” şeklinde güncelleyerek ülkemizin ihtiyaç duyduğu özgün motorların tasarım ve geliştirilmesini de ana faaliyet alanlarımıza ekledik. Ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda yürüttüğümüz faaliyetler kapsamında şirketimiz, Türkiye’nin ilk milli havacılık motorlarını üreten şirket konumuna gelmiştir. Tüm bu çabamızın canlı bir tezahürü olarak Türk savunma sanayiimizde mihenk taşı sayılacak TEIPD170 motorumuz ile ilk yerli ve milli İHA motoruna imza attık.

Devletimizin kararlılıkla yürütmekte olduğu yerli ve milli stratejileri, TEI vizyonuyla birleştirerek; orta ve uzun vadede, yürütmekte olduğumuz projelerle savunma sanayiimizde kritik projelerle yer almaya devam ediyoruz. Havacılık sektöründe hem teknik anlamda hem de insan gücü olarak sürekli bir yenilenme ve güncelleme ile dinamik bir şirket olma gayretindeyiz. Son yedi yılda özgün olarak tasarladığımız, geliştirdiğimiz, ürettiğimiz ve çalıştırdığımız 10 değişik milli motor bu gayretimizin ve çalışmalarımızın bir göstergesidir. TEI olarak kuruluş ülkümüzde de yer aldığı şekilde Türk savunma sanayiimiz içerisinde en etkin şekilde yer almak vazgeçilmezimiz olarak devam edecektir.

TEI’nin COVID-19 sürecindeki performansını değerlendirebilir misiniz? Yeni dönem hedef ve planlarınız neler?

Havacılık sektörü değerlendirmeleri çerçevesinde içinde bulunduğumuz pandemi dönemini önceki yıllarla karşılaştırdığımızda, finansal ve operasyonel anlamda sektörel performansı sürdürmenin zor olduğunu görmekteyiz. Pandemi öncesi süreçte yaptığımız ciddi atılımlarla yeni nesil Boeing 737 Max ve Airbus 320 Neo yolcu uçaklarına güç veren LEAP motorunun dünya genelinde en büyük tedarikçisi konumuna yükselmiştik. Boeing 737 Max krizi ile başlayan ve COVID-19 pandemi süreci ile devam eden sivil havacılık sektörü krizi şirketimizin de zorlu dönemlerden geçmesine neden oldu. Ancak devletimizin stratejileri ile aynı doğrultuda oluşturduğumuz TEI misyon ve vizyonumuzla yürütmekte olduğumuz projelerle, yalnızca ülkemizle sınırlı kalmayarak, dünya çapında kabul gören bir motor üreticisi olma gayesiyle, dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinden biri olan havacılık sektöründe hem teknik anlamda hem de insan gücü olarak sürekli bir yenilenme ve güncelleme ile dinamik bir şirket olma gayretindeyiz. TEI, sahip olduğu ileri teknoloji ve kabiliyetlerle dünyadaki önemli motor üreticileri için gerçekleştirdiği üstün kalitede üretim faaliyetlerinin yanında, yerli ve milli motorlar tasarlamak ve üretmek için çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca motorlar için satış sonrası destek hizmeti vermek ve komponent tamiri kabiliyetlerimizi genişletmek için hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımıza büyük bir kararlılıkla devam ediyoruz.

Turizm sektörünün aldığı darbe ve havacılık sektöründe yaşanan daralma size nasıl yansıdı? Bu sürecin devam etmesi sizin rakamlarınıza nasıl yansıyacaktır, koyduğunuz hedeflere ulaşabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Küresel salgının hava yolu ulaşımı için getirdiği kısıtlamalar nedeni ile hava yolu müşteri talebindeki daralmadan, havacılık sektörü motor üreticilerine parça satan ve motor bakım onarım hizmeti veren bir şirket olarak biz de etkilendik. Ülkelerin sınır kapılarını kapatması hava trafiğinin yüzde 90 üzerinde azalmasına neden olmuştur. Bu durumun havacılık sektörüne yıllık bazda 300-400 milyar doları bulan negatif etkisi olmuş ve bu etki halen devam etmektedir. Havacılık sektörünün 2022 yılından itibaren toparlanmaya başlayacağı, yolcu sayısının en erken 2024 yılında tekrar 2019 seviyelerine döneceği öngörüleri gündemdedir.

COVID-19 salgının küresel çapta ekonomik etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği 2021 yılında, risklerimizi değerlendirerek, gelecek 10 yıllık stratejilerimiz ile geçmiş yıllarda belirlenen kısa orta ve uzun vadeli stratejik hedeflerimizi gözden geçirdik. Bu süreci bir fırsata dönüştürmek gayreti ile havacılık dışı başka sektörlere girmek için ciddi girişimlerde bulunduk. Başarı ile uyguladığımız sistematik portföy çeşitlendirme çabalarımız, havacılık motorları sektörü dışında yüksek imalat teknolojileri gerektiren alanlarda yeni müşterilerimizle ilk defa imzaladığımız sözleşmelerle meyvelerini vermeye başladı. TEI olarak, belirsizliklerin devam ettiği mevcut ekonomik ortamda, hedeflerimize ulaşmadaki kararlılığımızı sürdürerek misyonumuzu gerçekleştirme konusunda çalışmalarımız artarak devam etmektedir.

Savunma sanayii alanındaki projeleriniz nasıl gidiyor? İlk milli turboşaft motoru TEI-TS1400’de son durum nedir; Gökbey’e entegrasyon süreci nasıl gidiyor? Motoru başka hangi ürünlerde göreceğiz? Yine TEI-PD170 motorunun yeni entegrasyonları olacak mı?

Bildiğiniz gibi 2017 yılında T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığımızın “Turboşaf Motor Geliştirme Projesi” ile bize verdiği görev, Gökbey Genel Maksat Helikopteri’ne güç vermesi için ihracat kısıtı olmayan, milli bir motor geliştirme göreviydi. Bu proje ile amaçlanan esasen yalnızca motoru ortaya koymak değil, aynı zamanda ülkemize havacılık alanındaki gaz türbinli motor teknolojilerinde önemli altyapı kazanımları sağlamaktı. Ülkemizin gaz türbinli motor teknolojilerinde dışa bağımlılığını bitirmek ve milli hava araçlarımızı milli motorlarımızla göklerle buluşturmak için ihtiyaç duyulan TEI-TS1400 motorumuz için 8 Mart 2017’de T0 noktasında projemize başladık.

İlk çekirdek motor çalıştırma hedef iki yıl içinde, ilk prototip çalıştırma hedef ise üç yıl içindeydi. Bugün geldiğimiz noktada, çalışanlarımızın üstün gayretleri ile projede hedeflenen tarihlerin önünde gidiyoruz. Aralık ayı başında entegrasyon çalışmalarına başlamak üzere TUSAŞ’a teslim ettiğimiz motorumuzun ikizini de geçtiğimiz aylarda üreterek testlerini gerçekleştirdik. TEI-TS1400 motorumuzun testlerine devam ediyoruz. Projede uçuşa hazır motor için 2023, sertifkasyon süreçlerinin tamamlanması için ise 2025 yılları hedeflenmiş durumdadır. Güncel durumda TEI-TS1400 motorumuzun testleri devam etmekte olup Gökbey helikopteri ile entegrasyon faaliyetlerini müteakip, 2023 yılında uçuşa hazır motor tamamlanmış olacaktır.

Pistonlu motorlar alanında Operatif İHA Motor Geliştirme Projesi serüvenimizden de kısaca bahsedecek olursak, orta irtifada uzun uçuş süreleriyle hizmet veren MALE (Medium Altitude Long Endurance) sınıfı İHA’lara entegre edilmesi amacıyla, Türkiye’nin ilk yerli ve milli havacılık motorunu geliştirmek üzere T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığımızın destekleriyle 2013 yılında çalışmalarına başladığımız TEI-PD170 motorumuzun 30 Ocak 2017 tarihinde ilk çalıştırmasını başarıyla gerçekleştirdik. Entegrasyon çalışmaları TUSAŞ tarafından tamamlandıktan sonra, 2018 yılının aralık ayında ANKA ile ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştiren TEI-PD170 motorumuz, sonraki aylarda müteaddit başarılı test uçuşları gerçekleştirmiştir. Aralık 2019 tarihi itibarıyla 13 motorluk ilk parti seri üretimini gerçekleştirdiğimiz TEI-PD170 motorumuzun seri imalatına ve teslimatlarına devam ediyoruz. TEI-PD170’in Aksungur platformuna entegrasyon çalışmaları da TUSAŞ tarafından tamamlanmak üzere olup, önümüzdeki haftalarda Aksungur ile uçuşların başlaması beklenmektedir. ANKA ve Aksungur platformları için TUSAŞ’a 2021 yılı içerisinde toplam 23 motorun daha teslim edilmesi planlanmaktadır. Bunun dışında, Baykar platformlarına entegrasyon ve yer testleri için üç adet motor da Baykar’a teslim edilmiştir.

Hâlihazırda yerlilik oranı yüzde 95’i geçen TEI-PD170 motorumuzun sahip olduğu altyapıdan yola çıkarak geliştirdiğimiz, pistonlu motorlar grubumuzun bir diğer önemli üyesi olan TEI-PD222 motorumuz ise 222 beygirlik kalkış gücüyle, MALE sınıfı insansız hava araçlarının güç ihtiyacını karşılamak üzere geliştirilmeye devam etmektedir.

TEI’nin ürettiği motorlar küresel arenada nasıl bir konumlanmaya sahip? Yurt dışında ne gibi iş birliklerine sahipsiniz?

Firmamızın ürettiği tüm özgün motorlarımız özelinde gerek proje tasarım aşamasında gerekse ürünün pazara girişi sonrasında ürün yaşam döngüsüne bağlı olarak uzun dönemli farklı senaryolar üzerinden analizler yapıyoruz. Yapılan çalışmalar kapsamında, yürütülen iş-vaka analizleri içerisinde pazar analizleri, rakip ürün fiyatları, pazar payları, rakip ürün teknik özellikleri ve uzun vadeli gerek TEI gerek diğer motor pazar payları gibi farklı bilgiler yer almaktadır. Yürütülen bu detay çalışmalar projelerimizi tasarım aşamasından ürün haline dönüşünceye kadar yaşam döngüsü boyunca destekleyerek uzun vadeli şirket stratejilerimiz ile paralel şekilde ilerlemektedir. Tüm bu çalışmalar sonucunda üretilen özgün ürünler
pazarda müşterilere ciddi teknik ve maliyet avantajları sunmaktadır. Örnek olarak, TEI-PD170 motorumuz sınıfında güç ve özgül yakıt tüketimi anlamında bütün rakipleri arasında en üstün performansı göstererek pazarda en iyi şekilde konumlanmaktadır. Buna ilave olarak yakın zamanda TEITJ300 motorumuz 224 mm gibi küçük bir motor çapı ile bin 342 newton’luk bir itki seviyesine ulaşarak sınıfında bir dünya rekoruna imza atmıştır. Turbojet ve pistonlu motorlar haricinde TEI-TS1400 motorumuz da rakibine göre hem sürekli güç anlamında hem de kalkış anında yaklaşık 100 beygir daha fazla güç verebilmektedir. Sahip olduğumuz mühendislik kabiliyetlerini ve yürütmekte olduğumuz pazar analizleri ile birleştirerek fırsat gördüğümüz pazarlara “sınıfının en iyisi” (bestin class) motorları sağlamak üzere faaliyetlerimize devam etmekteyiz. Özgün motorlarımızı pazara sunabilmek için yurt içi ve yurt dışında gerek şirketimiz gerekse ülkemizin çıkarlarını destekleyecek şekilde iş ortaklarımızla iş birliklerine imza atmaya devam ediyoruz. Tüm bu iş birlikleri ham malzemeden kritik alt sistemlere, tasarımdan motor bakım onarım ve revizyonuna kadar geniş bir faaliyet alanını kapsamaktadır.

Son yıllarda sektörün daha da millileşmesi adına tedarikçilerin ve KOBİ statüsündeki frmaların Ar-Ge ve inovatif altyapılarını geliştirmeleri için de bir mesai söz konusu. TEI, yerli sanayiyi desteklemek adına ne gibi destekler veriyor?

Kurulduğumuzdan bu yana özellikle havacılık motorları alanında üretim adına edindiğimiz tecrübelerimizi, 2000’li yılların başından itibaren KOBİ firmaları ile paylaşarak onların da sektöre giriş yapmalarına öncülük ettik. Türkiye’de havacılık motorları sektöründe imalat yapmakta olan diğer bütün firmalardaki imalat know-how’ının, TEI’de yetişen ustalar tarafından sağlandığını gururla söyleyebiliriz. Sektöre ve ekosisteme bakış açımıza paralel olarak, çalışmakta olduğumuz firmaları tedarikçi olarak değil, paydaş olarak görmekte ve imalat alanındaki bilgi birikimimizi onlara da aktarmaktayız. Aynı zamanda firmaların yapmak istedikleri yatırımlara yön göstermekte, verimliliklerini artırmak adına da onlarla birlikte mühendislik çalışmaları yürütmekteyiz. Bunun yanı sıra pandemi süreci de dahil olmak üzere havacılık sektörünün geçirdiği kötü günlerde tüm imkanları zorlayarak paydaşlarımızın ayakta kalabilmesi için fedakarlık gösteriyoruz. Bu sayede çalışmakta olduğumuz paydaşlarımızda kapanma gibi bir durum söz konusu olmadı.

Özgün motorlarımızda kullanılan birçok alt sistemin tasarım faaliyetlerinin yürütülmesinde yetkinliği olan firmalar ile iş birliklerimiz mevcut. Bu iş birlikleri ile frmaların hem altyapılarını geliştiriyor hem de tasarım yeteneklerini artırıyoruz. Ülkemizin dışa bağımlılığının azaltılmasını amaçladığımız bu çalışmalarımıza benzer şekilde, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığımızın önderliğinde, KOBİ’lerin yüklenicisi olduğu teknoloji geliştirme projelerine destek veriyoruz.

TEI, üç yıl üst üste “Çalışan Bağlılığı Başarı Ödülü’nü aldı. 2020 yılında da “En İyi İş Yeri” seçildi. Öncelikle TEI’nin çalışan memnuniyetini sağlamadaki temel motivasyonları neler? Diğer yandan savunma sanayii gibi üretim yoğun bir alanda bu memnuniyeti yakalamak nasıl bir artıya dönüşüyor?

TEI olarak havacılık motorları alanında sahip olduğumuz kabiliyetlerimiz, altyapımız ve 36 yıllık birikimimizle kendimizi, gücümüzün kaynağı olan nitelikli çalışma arkadaşlarımıza güven ve değer veren bir şirket olarak görüyoruz. Ayrıca güncel uygulamaların takipçisi ve kariyer yolculuklarında çalışanlarını sürekli destekleyen öncü bir kuruluş olma gayesindeyiz. Bu kapsamda, kendimizi çalışanlarımızla birlikte ortak hedeflere beraber yürüyen bir aile olarak tanımlıyoruz.

Ailemizin en büyük değerinin çalışanlarımız olduğu bilinciyle onların beklenti, istek ve ihtiyaçlarını göz önünde bulunduruyor, bu doğrultuda çeşitli uygulamaları devreye alıyoruz. TEI ailesine katılan çalışanlarımızın fikirlerine şirketimize adım attıkları ilk günden itibaren önem veriyor, çalışanlarımızın her alanda görüşlerini alıyor, gelişim alanlarımızı belirliyor ve ihtiyaca en etkili şekilde cevap verecek farklı projeler üretiyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın kariyerlerini planlı bir sistem ile ilerletiyor, performanslarını objektif bir sistem ile ölçüyoruz. Artık bir marka halini alan “TEI Akademi” ile hem teknik hem de davranışsal gelişimlerin sürekli takipçisi ve destekçisi oluyoruz. Akademik çalışmalara verdiğimiz destek, sunduğumuz eğitim olanakları ve şirket içinde kariyerlerini farklı alanda ilerletebilme imkânı sunan insan kaynakları uygulamalarımız ile çalışanlarımızın kariyer hayatlarında maksimum performansı sergileyebilecekleri şartları oluşturmaya odaklanıyoruz. Çalışanlarımızın iş-yaşam dengelerini kurmalarına destek olmak amacıyla devreye aldığımız esnek çalışma düzeni, pandemi ile birlikte hayata geçirdiğimiz evden çalışma sistemi ve sosyal alanlarda sunduğumuz hizmetler ile çalışanlarımızın sadece iş yaşamlarını değil, iş dışındaki yaşamlarını da destekliyoruz. Çalışanlarımızın çocuklarına kreş desteği sağlıyor, tüm çalışanlarımıza yaptığımız doğum-öğrenim yardımı ve özel sağlık sigortası gibi yan haklar ile aile yaşamlarına destek olmayı sürdürüyoruz.

Bildiğiniz gibi, geçen mayıs ayında, dünyanın önde gelen insan kaynakları ve yönetim danışmanlığı şirketi Kincentric tarafından 20 yılı aşkın süredir yapılan ve Türkiye’de de 2006 yılından bu yana gerçekleştirilen “Best Employers” araştırmasında Türkiye’de “En İyi İş Yeri” ödülüne layık görüldük. Daha önce “Best Employers” kapsamında yapılan araştırmalarda üç yıl üst üste “Çalışan Bağlılığı Özel Başarı Ödülü” de kazanmıştık. 2020 yılında ise dört ana değerlendirme kriterinin hepsinde “Best Employers” seviyesi üzerine çıkarak aldığımız “En İyi İş Yeri” ödülüne, şirketimizde yapıcı ve olumlu bir kültür oluşturabilmek ve çalışanlarımıza daha fazla dokunabilmek adına, çalışanlarımızın beklentilerine yönelik çeşitli alanlarda her yıl yürüttüğümüz iyileştirme çalışmaları sayesinde ulaştık.

Özetle, yetenek yönetimi alanında, iş hayatına yönelik olarak en iyi insan kaynakları uygulamaları ve yenilikleri sürekli takip ederek insan odaklı kariyer uygulamalarını sektörümüzde öncü olarak devreye almaya devam ediyoruz. Sürdürdüğümüz sistematik çalışmalar ile yıllar içinde çalışan bağlılığının ve memnuniyetinin hızlı bir ivme ile yükseldiği şirketimizde çalışmak; standart bir çalışma hayatından öte heyecan verici, dinamik ve tutku dolu bir kariyer hayatını beraberinde getiriyor diyebiliriz.

"İSTANBUL’DAKİ NİTELİKLİ KADROLARI DEĞERLENDİREBİLMEK İÇİN TEKNOPARK İSTANBUL’DAYIZ"

Teknopark İstanbul bünyesinde iki blokta yer alan, toplam bin 700 metrekarelik kapalı alanda mevcut bulunan ofislerimizde; başta TEI-TS1400 Turboşaf Motor Geliştirme Projemiz olmak üzere, milli motorlarımıza katkı sağlayan, sayısı günümüzde 140’a ulaşan tasarım ekibimiz bulunuyor. İstanbul’da yaşayan nitelikli kadroları değerlendirebilmek için 2014 yılından beri Teknopark İstanbul ofisimizde faaliyet gösteriyoruz. Teknopark İstanbul, özellikle bünyesinde barındırdığı şirketler ve gerçekleştirilen yatırımlar değerlendirildiğinde; bilhassa ülkemizin savunma sanayii ekosistemi içinde önemli bir yere sahip. Ülkemizin teknoloji geliştirme kapasitesine katkı sağladığı dinamik inovasyon ortamı ile hem şirketler arası iş birliği zeminini kolaylaştırıyor hem de yeni ve yenilikçi firmalar açısından değerlendirilebilecek bir ortam sunuyor.