Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I) Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I)

Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I)

Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I)

29/04/2019 09:30

Merve Seren'in "Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I)" başlıklı yazısını, siz okuyucularımıza sunuyoruz
BU HABERİ
PAYLAŞ

Güvenlik, savunma ve istihbarat konularında çalışmalar yapan, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Merve Seren'in, Analizgazetesi'nde yayımlanan "Savunma ve Medya İlişkisi: İmkân ve Fırsatlar (I)" başlıklı yazısı:

Son 15 yıldır Türk savunma sanayiinde cereyan eden pozitif hareketlilik; medya ve toplum tarafından her geçen gün daha fazla ilgiye mazhar oluyor. Bu durum kendi içerisinde hem olumlu hem de olumsuz birtakım gelişmeler barındırıyor.

Savunma, medya ve toplum üçlemesinde görülen olumlu trendin yansımalarını kısaca şu şekilde değerlendirebiliriz.

Birincisi; “savunma haberciliği”, hızla yükselen bir artış grafiği çiziyor. Bu durum, en başta “alan uzmanlığı” kazanacak gazetecilerin yetişmesinin önünü açıyor. Örneğin artık sadece yerli ve yabancı savunma sanayiindeki gelişmeleri takip etmekle görevli olan “savunma muhabirleri”nin sayılarının giderek çoğaldığı görülüyor. Bu anlamda, hem “profesyonelleşme” hem de bilgiye “birincil kaynaktan” ulaşma imkânı ve fırsatı doğuyor. Gazetecilikte sıklıkla kullanılan bir terim olarak “takla attırma”, -mevcut olan üzerinden şekilsel düzeltmeler yapıp yeniden sunmak yerine- doğrudan haber kaynağına ulaşma, ilk ağızdan dinleme ve okuma şansı elde ediliyor. Keza yabancı basında yayımlanan haberlerden alınan ve tercüme kokan haberler artık görece daha azalıyor. En basitinden, önceki dönemlerle mukayese edildiğinde artık çok daha fazla sayıda muhabir yurtdışı fuarlara gidip, bizatihi elde ettikleri bilgi ve gözlemlerini paylaşıyorlar. Böylece kullanılan teknoloji, ürün yelpazesi, silah sistemleri gibi konu başlıklarında “verilen” değil, “istenilen” bilgi aktarılabiliyor.

İkincisi; savunma haberciliği, geleneksel medya araçlarının yanı sıra, sosyal medya kanalıyla da geniş ölçekli bir erişim imkânı sunuyor. Zamanında gerekli ilgi ve finansman yetersizliğinden dolayı kapatılmak zorunda kalan dergilerin, yeniden yayın hayatına başlamaları bu olumlu gidişatın somut bir çıktısıdır. Keza internet üzerinden yayın yapan haber siteleri, -online- dergiler, bloglar, açık ve kapalı tartışma grupları ve forumların yanı sıra, Twitter, Facebook, Youtube gibi sosyal medya platformlarında savunma sanayii ile ilgili hesaplara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Hatta yakın geçmişte, savunma sanayii dergilik olarak yeni bir Android & İOS mobil uygulamanın devreye girmesinde görüldüğü üzere; Türk savunma sanayii mobil uygulama dünyasında kendisine giderek alan açıyor. Bu arada, müstakil olarak gerçekleştirdikleri çalışma ve faaliyetleriyle tek başlarına adeta bir gazete kadar etkin ve etkili olarak isimlerin bulunduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Öyle ki, bahse konu bu isimler, bazen resmi medya kanallarından daha önce savunmada gündem yaratan veya gündemi değiştiren açıklamalarda bulunuyorlar.

Üçüncüsü; medya kanallarının, toplumun savunma sanayiine gösterdiği ilgi ve merakın farkındalığına bağlı olarak daha fazla özel yayın yapma çabası içerisine girdikleri görülüyor. Böylece “araştırmacı gazetecilik” ürünü savunma haberlerinin yapılması için gereken “zihniyet yapısı” ve “rekabetçi ortam” teşvik ediliyor. Malum eskiden savunma sanayii ile ilgili yapılan haberler ekseriyetle devlet kanalı yahut resmi basın açıklamaları üzerinden işlenirken; projelerin gizliliği vb. gerekçelerle çok fazla demeç veren isme rastlamak da mümkün değildi. Bu nedenle sektöre ilişkin yayın yapan yazılı ve görsel medya haberleri son derece kısıtlı olduğu gibi, savunma sanayii üzerine hazırlanan özel sayılar (dergiler), spesifik programlar ve belgeseller de tek tüktü. Kaldı ki, yayın hayatına girdikten sonra gereken sayıda okuyucuya ulaşamadığı için  yayın hayatını sonlandırmak zorunda kalan ya da gerekli izleyiciyle buluşamadığı için reytinglerin en son sırasında yer alan savunma programları artık “cazibe merkezi” olarak toplumdaki farklı kitleleri çekiyor.  Nitekim son yıllarda gelişen ilgiye binaen gelişen “rekabetçi ortam” sayesinde çeşitlilik ve derinlik sağlanıyor.

Dördüncüsü; “savunma bürokrasisi”nin eskiye nazaran medya ve toplum ile daha fazla ilişki içerisine girdiği gözlemleniyor. Örneğin Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in medya kanalları, düşünce kuruluşları, üniversiteler, konferanslar, fuarlar vb. faaliyetlerdeki “ekran görünürlüğü” iki temel fayda sağlıyor. Öncelikle, toplumun sektöre yönelik ilgisini ve merakını tetikliyor. Nihayetinde SSB Başkanı Demir’in “akademik kimliği” ile “bürokratik pozisyonu”, birçok üniversite öğrencisinin kariyer planlamasında savunma sanayiine yönelik bir tercihte bulunmasında belirleyici bir rol oynuyor. Diğer taraftan SSB Başkanı’nın ekran görünürlüğü ve demeçleri, daha “sağlıklı” ve “güvenilir”  işleyen bir “bilgi aktarım ve paylaşım” süreci anlamına geliyor. Benzer minvalde, TSK Vakıf şirketlerinin üst düzey yönetici kadrosundaki isimlerin verdikleri röportajlar, “sektörel bilgilendirme”nin ötesinde, genç nüfus için rol-model teşkil ediyor.

Beşincisi ve sonuncu ise; savunma ve medya arasındaki ilişkinin güçlenmesi ve bunun bir uzantısı olarak bilgiye daha fazla erişim fırsatı yakalanmasının “akademik araştırmaları” teşvik etmesidir. Bu salt mühendislik bilimleri için değil; aynı zamanda uluslararası ilişkiler, hukuk ve iletişim gibi muhtelif sosyal bilim dalları için de geçerlidir. Örneğin geçen hafta şahsıma gelen bir e-mail, son derece umut vericiydi; “Türkiye’de savunma gazeteciliği” üzerine çalışmaya başlayan genç bir arkadaş bazı sorular yöneltiyordu. Söz konusu arkadaşın çabasından hareketle, iletişim fakültesi mezunlarının gelecekte “medyanın savunma dili” yahut “savunma söylem analizi” gibi konularda çalışmaları ülkemiz açısından oldukça faydalı olacaktır.