Savunma sanayiinde AR-GE'nin önemi (röportaj) Savunma sanayiinde AR-GE'nin önemi (röportaj)

Savunma sanayiinde AR-GE'nin önemi (röportaj)

Savunma sanayiinde AR-GE'nin önemi (röportaj)


27/05/2019 04:51

FNSS AR-GE Merkezi İdari Yöneticisi Nebahat Karasu Atabey ile röportaj
BU HABERİ
PAYLAŞ

Savuma Sanayii Dergilik takipçileri için FNSS Savunma Sistemleri AŞ AR-GE Merkezi İdari Yöneticisi Nebahat Karasu Atabey ile "Savunma sanayiinde AR-GE'nin önemi" konusunu konuştuk.

Savunma sanayiinin, bütün sektörler içerisinde hem ülke bekası açısından hem de teknoloji açısından lider sektörlerden birisi olduğunu ifade eden Atabey, savunma sanayiinde yerlilik ve milliliğin her zaman önem arz ettiğini ve bunu kazanma konusunda da AR-GE’nin ön plana çıktığını söyledi.

AR-GE'nin ilaç sektörü olsun, savunma sanayii olsun, gıda sektörü olsun, bütün sektörlerde çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Atabey, "Yurt dışına bağımlılığı azaltmak istiyorsak kendi kendimize yeter ve kendi kendimizi idame ettirebilir duruma gelmek istiyorsak, AR-GE'nin önemini iyi anlamalıyız." dedi.

Savunuma sanayiinde de AR-GE'nin neden önemli olduğuna değinen Atabey, sözlerine şöyle devam etti:

"Çünkü savunma sanayii, hakikaten bir ülkenin hayatta kalması, varlığını sürdürmesi, kendi kendine yetebilir olması için önemlidir. Çünkü savunma sanayii lokomotif bir sektör. Lokomotif sektörde AR-GE eğer yapamazsanız, yurt dışına bağımlısınız demektir. Yani zaman zaman gerek kısıtlamalarla görüyoruz, son kullanıcı diye bir tabir vardır savunma sanayiinde, son kullanıcı belgesi  istemeleri ile karşılaşıyoruz. Son kullanıcı belgesi vermek durumunda olduğunuz zaman o sistemle alakalı sizin kısıtlanmış olmanız ülke olarak ya da firma olarak… Dolayısıyla ürünlerinizi geliştirirken alt sistemlerin tedarikinde sorun yaşamanız, alt sistemlerde bağımlılığın çok üst düzeylere çıkması büyük bir sorun. Bunların aşılması ancak tabana yayılabilecek bir AR-GE bilinciyle mümkündür."

Savunma sanayiinde AR-GE'nin, ülkenin mevcudiyeti açısından çok kritik bir konu olduğunu vurgulayan Atabey, "Gerek son kullanıcı belgesi verdiğiniz sistemleri, sınır ötesinde ya da sınırlarda kullanmanızın engellenmesi gerek ürünlerin tedariki sırasında ülkelerin size getirdiği kısıtlamalar, hem programların takvimini hem maliyetini hem de programların yürütülebilmesini engellemekte. Yani siz eğer bir ülkeye alt sitem tedarik edemiyorsanız veya bir ülkeden bir alt sistem tedarik edemiyorsanız ve de o sistem içinde o ülkeye bağlıysanız, ortada ciddi bir sorun var demektir. Mecburen kendi kendinize yeter bir ülke olmak zorundasınız." diye konuştu.

AR-GE'nin Türkiye'de son yıllarda özellikle de devletin verdiği teşvik ve desteklerle oldukça iyi bir noktaya geldiğine aktaran Atabey, "Birçok alt sistem yerlileşti, birçok sistem ülkemizde geliştirilebilir ve üretilebilir duruma geldi. FNSS Savunma Sistemleri AŞ olarak da biz bunun farkındayız ve bunu önemsiyoruz." ifadelerini kullandı.

Savunma sanayiindeki ilk yerli ve özel şirket olma özelliğine sahip olan FNSS'in, AR-GE’ye verilen önem nedeniyle, kara sistemleri açısından ilk AR-GE merkezini 2000 yılında kurduğunu hatırlatan Atabey, şunları söyledi:

"2000 yılında yaklaşık 20 kişiyle bir AR-GE kuran şirketimiz 2009 yılında 5746 sayılı Kanun kapsamında AR-GE merkezine dönüştü ve şirketimiz o günden bu yana da AR-GE merkezi olarak AR-GE’ye verdiği önem nedeniyle bu yönde çalışmalarını belirli bir sistematik ve strateji içerisinde yürütmekte. 2009 yılında AR-GE merkezi olarak tescil edildiğimiz zaman aslında şirketimizde yaklaşık 75, 76 personel varken şu anda sadece AR-GE merkezinde çalışan sayısı 300’ün üzerine çıkmış durumda. Şirketimizin toplam personel sayısı şu anda 1000 civarında. Bunun 300’ü AR-GE merkezi çalışanı. Yani nereden bakarsanız şirketimizin yaklaşık 3’te 1’inden fazlası AR-GE çalışanı. Burada da FNSS’in AR-GE’ye verdiği önem aslında kendiliğinden ortaya çıkmakta."

FNSS'in ilk kurulduğu yıllarda AR-GE çalışmaları olarak yurt dışından teknoloji transferi ile araç geliştirdiğini ve teknoloji transferi yapıp lisans altında üretimler gerçekleştirdiğini ifade eden Atabey, şirketin şu an geldiği nokta itibarıyla yurt dışına teknoloji transferi yapar ve kendi özgün araçlarını geliştir, üretir durumda olduğuna dikkat çekti.

FNSS'in bu kabiliyetinin yıllar içerisinde artarak devam ettiğini aktaran Atabey, "Şirketimizin aldığı destekler, devletin verdiği teşvikler burada bize tabii ki özgün çalışmalarda oldukça büyük bir alan açmaktadır. Çünkü elbette ki öz kaynaklarımızla AR-GE yapmayı önemsiyoruz ve bunu da şirketimiz destekliyor. Ama öte yandan da devletten aldığımız gerek TÜBİTAK gerek Sanayi Bakanlığının sağladığı desteklerle de AR-GE çalışmalarımızı her geçen gün ilerletmekteyiz." diye konuştu.

Atabey, FNSS olarak yaptıkları AR-GE faaliyetlerini şu şekilde anlattı:

"Özgün tasarım araçlarımız var, seyyar yüzücü hücum köprüsü gibi, şimdi, yeni, devam etmekte olan projemiz, ZAHA adı altında yürüttüğümüz proje gibi. Bu projelerde tamamen özgün araçlar geliştiriyoruz ve bunlar da AR-GE’miz tarafından geliştirilmektedir. Tabii ki Savunma Sanayii Başkanlığımızın tedarik makamı olarak bize verdiği görevi yerine getirmek adına yürütülen projeler. Seyyar yüzücü hücum köprüsünde FNSS aslında rüştünü ispatlamış bir firma o dönemde. Çünkü Türkiye’de ilk defa bir kara sistemi özgün olarak tamamen yurt içinde geliştirilmiş ve silahlı kuvvetlerimize teslim edilmiştir."

Devletin son yıllarda AR-GE faaliyetlerine önemli destekler verdiğini ve firmaların bu desteklerin bilincinde olması gerektiğini aktaran Atabey, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Şimdi biz kara platformları geliştiren ve üreten bir firmayız. Kara platformlarında elbette ki yerlilik oranının artması için birçok alt sistemin, malzemenin, process’in geliştirilmesi lazım. Biz bir entegratör olarak aslında araç düzeyinde kendini ispatlamış bir firmayız. Ama alt sistemlere gittiğinizde tedarikçilerimizin ve alt sistem üreticilerimizin de bu bilinç düzeyine gelmesi ve AR-GE’ye önem vermesi önem arz ediyor. Çünkü sonuçta yerlilik oranının artması alt sistemlerin yerlileştirilmesi ve ülkemizde üretilebilir, geliştirilebilir hale gelmesi ile olabilir. O yüzden bu AR-GE bilincinin aslında periferde yayılması ve tabanda bu bilincin gelişmesi gerekiyor."