STM özgün teknolojileriyle farkını gösteriyor STM özgün teknolojileriyle farkını gösteriyor

STM özgün teknolojileriyle farkını gösteriyor

STM özgün teknolojileriyle farkını gösteriyor

11/06/2020 12:02

STM Genel Müdürü Murat İkinci Teknopark İstanbul'un dergisi Target'a konuştu
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 6. sayısında, STM’nin Genel Müdürü Murat İkinci ile yapılan bir röportaja yer veriliyor.

Target dergisinin 6. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “STM Özgün Teknolojileriyle Farkını Gösteriyor” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

STM ÖZGÜN TEKNOLOJİLERİYLE FARKINI GÖSTERİYOR

Askeri gemilerin tasarım ve üretiminden otonom insansız hava aracı geliştirilmesine, siber güvenlikten uydu ve uzay projelerine varıncaya kadar ülkemizin savunma ihtiyacının yerlileşmesinde Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. (STM), kritik görevler üstleniyor. Yeni nesillerin eğitiminde ve teknolojiyle tanıştırılmasına da öncülük eden STM’nin Genel Müdürü Murat İkinci ile Savunma Sanayii milli teknolojileri ve gelecek planlarını konuştuk.

STM olarak çalışmalarınız hangi alanlarda yoğunlaşıyor?

T.C. Cumhurbaşkanlığı’mız ve Savunma Sanayii Başkanlığı’mızın desteği ve yönlendirmesi doğrultusunda mühendislik, teknoloji ve danışmanlık alanında yürüttüğümüz faaliyetlerde ve Türk savunma sanayimizi ileri taşıyan milli projelerde son 15 yıldır önemli görevler üstlendik. Yerli kaynakları kullanarak kendi platformlarımızı geliştirirken hem Türkiye’nin savunma sistemlerine yönelik ihtiyaçları karşılıyor hem de savunma sektöründe küresel bir oyuncu olma misyonuyla ilerlemeye devam ediyoruz. Teknopark İstanbul’da yürüttüğümüz askeri deniz platformları faaliyetimizin yanı sıra otonom sistemler, siber güvenlik, uydu ve radar teknolojileri, komuta kontrol sistemleri, sertifikasyon ve danışmanlık olmak üzere geniş bir yelpazede çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yol haritamızı şekillendirirken önceliğimiz ülkemizde daha önce yatırım yapılmamış, ihtiyaç duyulan niş alanları belirlemek oluyor.

Mühendislik alanında yoğunlaştığımız askeri deniz platformları kapsamındaki çalışmalarımızda, 200’ü aşkın mühendis ve uzman kadromuz ile askeri su üstü gemileri ve denizaltılara yönelik tasarım, inşa, modernizasyon ve detaylı mühendislik faaliyetinde bulunuyoruz. Bu alanda Türkiye’nin en büyük deniz mühendisliği grubuna dönüştük.

Türk Deniz Kuvvetlerinin yerli imkanlarla modernizasyon programında STM olarak nasıl bir rol oynuyorsunuz?

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ile birlikte bilgi ve tecrübesinden faydalanma imkânı bulduğumuz MİLGEM, en önemli projeler arasında yer alıyor. Projenin dördüncü ve son gemisi TCG Kınalıada da 2019 yılında hizmete girdi. 2020 yılı itibarıyla ise sınıfının ilk gemisi olarak inşa edilecek olan MİLGEM-5 “İ” Sınıfı Fırkateyn Projesi’nde ana yüklenici olarak görev alıyoruz. Ana yüklenici olarak sorumluluk üstlendiğimiz Ay Sınıfı Denizaltı Modernizasyon Projesi’nde ise TCG Doğanay ve TCG Dolunay denizaltılarının modernizasyonunda, belirlenen bütçeyi aşmayarak projeyi kısa sürede başarıyla tamamladık. Üstlendiğimiz sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirmek için çalışırken yerli savunma sanayisini ileriye taşıyacak girişimde bulunuyor ve yenilikçi teknolojiler geliştiriyoruz.

Savunma Sanayiindeki millileştirme sürecinde tasarım ve teknoloji geliştirilmesi temel önceliklerden biri. STM bu alanda hangi çalışmaları sürdürüyor?

Millileştirme sürecinin en önemli başlıklarından birini yerli tasarım konusu oluşturuyor. Tüm sektörlerde olduğu gibi savunma sektöründe de katma değer, üretende değil tasarımın sahibinde bulunuyor. Tasarımın yurt dışından sağlandığı ve yurt içinde yalnızca üretimin yapıldığı sektörlerde yüksek gelir seviyesine çıkmak mümkün olmuyor. Sahip olduğumuz bilgi birikimi ve deneyimi yerli tasarımlara dönüştürmek üzere çalışmamız gerekiyor. STM olarak bu süreçte katma değerli bir üretim gerçekleştiren ve bu kabiliyetini daha da geliştirmeyi hedefleyen bir şirketiz.

Öte yandan bu süreçte yalnızca kendi kabiliyetimize odaklanmıyor, aynı zamanda bir kaldıraç etkisi oluşturarak Türk Savunma Sanayiinin taşıdığı potansiyelin görünür olmasını da sağlıyoruz. Özellikle askeri deniz platformları kapsamında yerli sanayi katılımının artırılması konusunda yoğun bir çaba sarf ediyoruz. MİLGEM projesinin ilk iki gemisinde ulaşılan yüzde 65 seviyesindeki yerlilik oranının 3. ve 4. gemilerde yüzde 70 düzeyine çıkartılmasına katkı sunarak ülkemiz adına ciddi bir başarıya ulaştık. Uluslararası projelerimizde de birçok Türk firması ile birlikte çalışarak onların da kabiliyetini yurt dışına taşınmasına ve sanayimizin üretim kabiliyetinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir hale gelmesine destek oluyoruz. Pakistan Deniz Kuvvetleri’nin ihtiyaçları doğrultusunda sıfırdan tasarladığımız ve 20’den fazla Türk firmasıyla çalıştığımız Pakistan Denizde İkmal Gemisi bu anlamda önemli bir örnek oluşturuyor. Milli teknolojilerin geliştirilmesi ve KOBİ’lerin kabiliyetinin artırılması konusunda Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak katkı sunduğum SAHA İstanbul da önemli bir değere sahip.

Son 10 yıl Türk savunma sanayisi açısından nasıl bir dönemdi?

Türk Savunma Sanayisi, son 10-15 yılda önemli bir yol kat ederek bugün ciddi bir olgunluğa ulaşmış durumda. Mühendislik ve teknoloji alanında yerli ve milli imkanlarla geliştirilen büyük projelerin oluşturduğu ivme, yerli ekosistemi beslerken aynı zamanda ülkemizin ihracat hacminin büyümesine de katkı sunuyor. Tüm bu gelişmeler hem Türkiye’nin savunma alanında dışa olan bağımlılığını azaltma konusunda büyük bir önem taşıyor hem de Türk savunma sektörünün uluslararası ölçekte daha sağlam bir konuma gelmesini sağlıyor. Ürettiğimiz projelerin geleceğe yönelik yatırımlar olduğunun farkında olarak doğru hesapları yapmamız; mühendislik ve tasarıma dayalı üretimin ağırlıklı olduğu bir yapıyla yola devam etmemiz gerekiyor.

Özellikle de gençler başta olmak üzere yerli teknolojilerin geliştirilmesinde ülkemizdeki insan kaynağı kilit bir rol oynuyor. STM olarak gelecek kuşakların eğitimi ve yüreklendirilmesi için projeleriniz neler?

Dünyaya yön veren sistemleri geliştirmemizde ve milli teknoloji hamlesi doğrultusunda üretim kabiliyetimizi artırmamızda kritik bir rol üstlenen yetişmiş insan kaynağı ihtiyacı ülkemizdeki en önemli konulardan biri. Bu noktada STM olarak çalıştığımız alanlarda insan kaynağı yetiştirmek önceliklerimiz arasında. Düzenlendiğimiz etkinlik, panel, yarışma ve eğitimlerle gençlere ulaşmak adına kendimize farklı alanlar geliştiriyor ve onları doğru bir şekilde yönlendirerek bilgi paylaşımı odağında bir sinerji oluşturuyoruz. Bu kapsamdaki girişimlerimiz STM’nin faaliyet gösterdiği ve günümüzde giderek daha kritik hale gelen teknoloji alanında çeşitleniyor. En önemli yatırım alanlarımızdan biri de siber güvenlik alanında Türkiye’nin en kapsamlı siber güvenlik etkinliği olan “Capture The FLag” (CTF / Bayrağı Yakala) isimli yarışma. Bu yıl altıncısını düzenleyeceğimiz CTF, siber güvenlik alanında kariyer hedefleyen gençleri ve profesyonelleri yönlendirmek adına önemli bir rol üstleniyor. Milli ve uluslararası projeler gerçekleştirdiğimiz denizaltı inşatasarım ve modernizasyonu konusundaki tecrübemizle ise Türkiye’nin ilk ve tek denizaltı tasarımı ve teknolojileri tez yarışmasını; Derin Arayışlar’ı düzenliyoruz. İlk ödüllerini 2019 yılında verdiğimiz yarışma ile stratejik bir öneme sahip olan denizaltı konusunda bilgi ve yetenek gelişimini desteklemeyi amaçlıyoruz. Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi adına büyük bir önem taşıyan Teknofest de gençlerle bir araya gelmek, mühendislik ve teknoloji alanlarındaki kabiliyetimizi her yaştan öğrenciye aktarmak için oldukça değerli bir alan. Otonom dron sistemlerimiz, uydu teknolojilerimiz ve havacılık ürün ve projelerimizi sergilerken gençlerle kurduğumuz iletişim ile yeni ufuklar açmayı hedefliyoruz. Teknofest kapsamında düzenlenen ve dünyanın en iyi drone pilotlarını bir araya getiren World Drone Cup’ın yürütücülüğünü üstlenerek yetenekli ve ilgili gençlerimizi desteklemeye devam ediyoruz. Girişimlerimizle her gün daha fazla gence ulaşarak ülkemizin sahip olduğu potansiyeli somut katkılarla desteklemeye devam edeceğiz. Örneğin MEB ile 2019 yılında imzaladığımız protokol kapsamında ülkemizin geleceğine yön veren öğretmenlerimiz için Siber Güvenlik, Büyük Veri ve Yapay Zeka Farkındalık Programı oluşturduk. 2023 yılına kadar 300 öğretmene bu kapsamda eğitim vermeyi hedefliyoruz. MEB BİLSEM öğrencilerine yönelik de yaz programları düzenliyoruz. Öğrencilere savunma sektörüne yönelik farkındalık kazandırmayı hedefliyor ve meslek seçimlerine yön veriyoruz. Benzer şekilde 3. veya 4. sınıfta lisans öğrenimi gören öğrencilerin, şirketimizin birimlerinde yetişmesi ve gelişmesi desteklenerek donanımlı bir şekilde şirket bünyesine kazandırılmasını amaçlayan StarTeaM adı altında, aday çalışan programını 2020 yılı itibariyle uygulayacağız. Bu program sayesinde genç yeteneklerin keşfi, şirketimizde belirli süre stajyer olarak çalışması ve ardından da kısmi süreli çalışmasına olanak verip, öğrenciyken iş tecrübesi kazanmalarına yardımcı olarak onları çalışma hayatına hazırlayacağız.

Şirketimizde uyguladığımız programların yanı sıra üniversiteler ile de iş birliği yapıyoruz: kariyer fuarlarına katılıyor, iş birliği içinde olduğumuz okullardaki belirli bölümlerde lisans ve lisansüstü derslere misafir olarak dahil olup öğrencileri sektör ve çalışma hayatı hakkında bilgilendiriyoruz. Ayrıca çeşitli söyleşilere de katılarak stratejik insan kaynakları faaliyetimizi yürütüyoruz. Bu kapsamda, T.C. Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi önderliğinde yürütülen bölgesel kariyer fuarlarında görev alıp, Türkiye’nin birçok bölgesindeki genç yeteneklere ulaşma imkânı buluyoruz. Yine aynı şekilde yurt dışında da kariyer fuarlarına katılarak genç yetenekleri ülkemizde değerlendirebilmeyi ve ülkemize katkı sağlayabilmelerini amaçlıyoruz.

10 yıldır Teknopark İstanbul çatısı altında faaliyet gösteriyorsunuz. Bu 10 yıllık iş birliğinde hedefleriniz gerçeğe dönüştü mü?

Teknopark İstanbul’da çalıştığımız 10 yıl boyunca başarıyla tamamladığımız projeler sayesinde bugün hem yurt içinde rüştünü ispatlayan hem de uluslararası alanda tanınan bir şirket haline geldik. Yurt dışında uluslararası rekabetle kazandığımız, tamamladığımız ve başarıyla sürdürdüğümüz projelerimiz mevcut ve bunlar bizim için hem güç hem de gurur kaynağı oluyor.

Teknopark İstanbul, yürüttüğünüz projelere nasıl bir katkı sağlıyor?

Çalışmalarımızın yürütülmesi sürecinde Teknopark İstanbul’un önemli bir yeri bulunuyor. Sektör, üniversite ve sanayi ile iş birlikleri burada kuruluyor. Bu anlamda Türk savunma sanayisinin inovasyon merkezi konumunda olan Teknopark İstanbul’la milli teknolojilerin üretimini artırmak üzere ortak bir misyonda buluşuyoruz. Özellikle Ar-Ge çalışmalarını hayata geçirme sürecinde Teknopark İstanbul’un önemi büyük çünkü ekosistemi ile üniversitelerin araştırma kabiliyetini, nitelikli işgücünü ve bölge sanayisinin tecrübesini bir araya getiriyor.