Osmanlı'nın ilk uçakları Osmanlı'nın ilk uçakları

Osmanlı'nın ilk uçakları

Osmanlı'nın ilk uçakları

20/02/2021 14:31

Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk uçakları Wright Kardeşlerin ilk uçuşundan sadece dokuz yıl sonra, 1912’de İstanbul semalarında belirdi
BU HABERİ
PAYLAŞ

TUSAŞ tarafından 2 ayda bir yayımlanan “TUSAŞ MAG” dergisinin 119. sayısında Osmanlı Devleti’nin  ilk uçaklarını konu edinen bir yazıya yer veriliyor.

TUSAŞ MAG dergisinin 119. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Osmanlı’nın İlk Uçakları” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

OSMANLI’NIN İLK UÇAKLARI

Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk uçakları Wright Kardeşlerin ilk uçuşundan sadece dokuz yıl sonra, 1912’de İstanbul semalarında belirdi. İlk pilotumuz Üsteğmen Fesa Bey, 26 Nisan 1912 tarihinde Sultan V. Mehmed’in cülus yıl dönümü kutlamaları için havalanarak tarihe geçecek, bir anlamda Osmanlı havacılığını da başlatacaktı.

Bu topraklarda havacılığa hiçbir zaman ilgi duyulmadığı, uzun yıllar yazıla çizile herkesin inanmaya başladığı şehir efsanelerinden biridir. Oysa havacılık bu topraklara oldukça erken bir tarihte gelmiştir. 17'nci yüzyılda uçmak için yaratıcılıklarını kullanan iki İstanbulluyu, Hezarfen Ahmet Çelebi ve Lagâri Hasan Çelebi’yi hepimiz biliyoruz. Onları bir kenara bırakıp modern havacılık tarihine göz gezdirdiğimizde bile Osmanlı’nın Avrupa’daki havacılık serüvenini yakından takip ettiğini görebiliriz. Sıcak balonlarla başlayan bu merak, savaşlarla yoğrulan bir dönemde doruk noktasına çıkacak ve Osmanlı envanterine yüzlerce uçak girecek, en önemlisi bir havacılık geleneğinin doğuşuna yol açacaktı.

Balondan ilk uçaklara

Havacılıkla sıcak hava balonları aracılığıyla tanışan Osmanlı, bu ulaşım aracının askerî ve ekonomik anlamda ne kadar önemli olduğunu çok hızlı bir şekilde anladı. 1783’te Paris’te insan taşıyan ilk balonun havalanmasından sadece iki yıl sonra İstanbul’da bir balon uçuşu yapıldı. Bu dönemde İstanbul’da ve İzmir’de düzenlenen balonlu gösteri uçuşlarının yoğun ilgi gördüğü biliniyor.

Wright Kardeşlerin 17 Kasım 1903 tarihinde gerçekleştirdikleri ilk motorlu uçuşun ardından hızlı bir şekilde hayatımıza giren uçaklar, sadece altı yıl sonra İstanbul semalarında boy göstermeye başladı. Osmanlı Hariciye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın daveti üzerine 1909’da İstanbul’a gelen Baron Pierre de Caters, aralık ayında payitaht üzerinde uçan ilk pilot olarak kayıtlara geçer. Fransız pilot, sarı renkli yarım tonluk Voisin model uçağıyla Şişli’deki Hürriyet Tepesi’nden alkışlar eşliğinde havalanır. Bir hafta sonra bu defa Manş Denizi’ni uçarak geçen ilk insan olan Louis Blériot, Taksim Meydanı’ndan havalanarak bir gösteri uçuşuna imza atar. Bu ilk uçuşlar sayesinde havacılığın önemine ikna olan Osmanlı kamuoyu, havacılıktaki gelişmeleri yakından takip etmeye başlar.

1910 yılında Kurmay Yarbay Süreyya İlmen Bey, havacılıkla ilgili çalışmaları yürütmesi için görevlendirilir. Yurt dışına gönderilen temsilcilerin raporları doğrultusunda Tayyare Komisyonu kurulur. 1911’de ordu sistemine havacılığı da katan Osmanlı İmparatorluğu, sonraki yıllarda gireceği savaşlarda avantaj sağlayabilmek için toplamda 300 uçak satın alacaktır.

İlk uçaklar

1911’de askerî öğrenciler pilotluk eğitimi için yurt dışına gönderilir. Fransa’daki Blériot Okulu’nda pilotaj eğitimine başlayan Üsteğmen Fesa Bey ve Teğmen Yusuf Kenan Bey, 1912 yılının Şubat ayında eğitimlerini tamamlayarak İstanbul’a döner. Fesa Bey, 1 numaralı bröveye sahip olarak ilk Türk pilot unvanını kazanır. Pilotların yetiştirilmesinin ardından ilk uçakların siparişi verilir.

Biri çift kişilik olmak üzere iki adet Deperdussin marka uçak satın alınır. 1912 yılında İstanbul’a gelen uçaklar için Yeşilköy’de çimle kaplı bir pist ve iki hangar inşa edilmiştir. Fesa Bey, bu uçakla 26 Nisan 1912 tarihinde Sultan V. Mehmed’in cülus yıl dönümü kutlamaları için bir uçuş gerçekleştirecektir.

Osmanlı’nın envanterindeki ilk uçaklar olan Deperdussin, Société Pour les Appareils Deperdussin (SPAD) firması tarafından üretiliyordu. Uzunluğu 7 metreyi bulan bu uçakların kanat açıklığı 8,76 metreydi. Saatte 90 kilometre hıza çıkabilen uçaklar, 2 saat 20 dakika havada kalabiliyordu. Osmanlı Hava Kuvvetleri’ni oluşturan bu iki uçağa “Osmanlı” ve “Prens Celalettin” adı verildi. İki uçak, sundukları farklı hizmetlerin yanı sıra 1914 yılında iki toplum arasındaki bağları güçlendirebilmek için düzenlenen unutulmaz İstanbul-Kahire Seferi ile tarihteki yerini aldı.

Tayyare Mektebi

1912 yılının bir başka önemli gelişmesi ise Yeşilköy’de pilot ve teknisyen yetiştirilebilmesi için Tayyare Mektebi’nin açılmasıydı. Türk havacılığının gelişimine büyük katkıları olan bu okuldan yetişen çok sayıda pilot Osmanlı’ya uzun yıllar hizmet etti.

Tayyare Mektebi’ne alınacak uçaklar R.E.P (Robert-Esnolt-Pleteri) Fabrikası’ndan temin edildi. Firmadan alınan ve Ordu adı verilen ilk R.E.P. uçağı, 26 Nisan 1912’de düzenlenen etkileyici bir gösteri uçuşuyla Osmanlı kamuoyuna tanıtıldı.

1912 yılında subaylardan oluşan bir heyet, uçak üreticilerini gezerek Osmanlı ordusu için uçak ve ekipman bulabilmeleri için Avrupa’ya gönderildi. Fransa ve Almanya’nın ardından İngiltere’ye geçen heyet, Bristol’de bir uçak fabrikası ziyareti de yaptı. Bu gezide Tayyare Mektebi için üç eğitim uçağı, Almanya ve İngiltere’den bomba atabilen ikişer savaş uçağı satın alındı. Fransa’daki R.E.P. Fabrikası ile de iki uçağın sözleşmesi yapıldı.

1912 yılının sonbaharına gelindiğinde Osmanlı’nın toplamda 17 uçağı vardı: Üç Deperdussin, dört R.E.P., dört adet Bristol, iki adet bomba atabilen Harlan, üç adet R.E.P. eğitim uçağı ve bir adet Bleriot.

Sonraki yıllarda çok sayıda savaşa giren Osmanlı, havacılığın askeriyedeki önemini de fark etmişti. Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde Osmanlı ordusunun emrinde Rumpler 4A/13, Depperdussin, Nieuport 6H ve Bleriot XI-2 gibi uçaklar bulunmaktaydı.

Osmanlının ilk deniz uçağı

1910’lu yıllarda ABD’de üretilen Curtiss MF2, Osmanlı’nın kullandığı ilk deniz uçağıdır. Çanakkale Savaşları’nda da keşif görevi için kullanılan 90 beygirlik bu uçak, 450 kilometrelik bir menzile sahipti. 1915 yılında Almanlar’dan 8 Gotha WD1 tipi küçük deniz uçağı daha alındı. O yıl sekiz adet Albatros B1 ve yedi adet Albatros C1, 18 adet Rumpler B1 tipi, iki adet L.V.G. B1 tipi, dört adet de Fokker E tipi avcı uçağı daha satın alındı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Osmanlı Ordusu’nun envanterine giren uçak sayısı 300’ü bulmuştu. Ne yazık ki, havacılığımızın erken döneminde satın alınan bunca uçağın yüzde 85’i savaşlarda kaybedilmiş, elde 45 uçak kalmıştı.

Alman teknolojisi

Çanakkale Savaşları’nda kullanılan bir başka uçak Alman yapımı Rumpler B-1 modeliydi. Almanlar, bu uçaklardan 16’sını müttefikleri Osmanlı’ya yardım olarak göndermişti. Osmanlı envanterinde başka bir Alman firma olan Luftverkhers GmbH tarafından üretilen L.V.G. B-1 model uçaklardan üç adet bulunuyordu. Keşif ve hafif bombardıman görevlerinde kullanılabilen bu uçak, saatte 105 kilometre hıza çıkabiliyor ve dört saat boyunca havada kalabiliyordu. Osmanlı’nın en çok rağbet gösterdiği uçaklardan biri Almanların geliştirdiği Albatros C3 modeliydi. Osmanlı, bu modelden toplamda 66 adet satın aldı. 170 beygir gücündeki motoruyla dikkat çeken bu uçak, saatte 132 kilometre hız yapabiliyordu. Osmanlı, Albatros marka uçakların B-1 modelinden de 22 adet satın aldı.

Tayyareci Fethi Bey'in hikâyesi

Osmanlı’nın ilk pilotlarından biri olan Fethi Bey, 1911’de aldığı pilotluk eğitimiyle havacılığa adım attı. Yaptığı gösteri uçuşlarıyla adından söz ettiren Fethi Bey, iki toplumun daha da yakınlaşabilmesi için düzenlenen İstanbul-Kahire seferini yaparken şehit olduğunda henüz 27 yaşındaydı. Türk havacılığının ilk şehitlerinden biri olan Fethi Bey’in kaybı ülke çapında büyük bir üzüntüye neden olmuştu. Yurt dışında da ses getiren bu olaya çok üzülen bir Fransız gazeteci Ponnier D-3 model bir uçak satın alarak Osmanlı’ya hediye etmişti. Mayıs 1914’te İstanbul’a getirilen bu tek kanatlı uçak, yarışlar için tasarlanmıştı ve saatte 200 kilometre hıza çıkabiliyordu.

Osmanlı'nın uçak envanterinden örnekler

Albatros C-1 ve C-2

Ünlü Alman uçak imalatçısı Albatros Flugzeugwerke tarafından tasarlanan C-1 ve C-2 modelleri, Osmanlı envanterine 1915 yılında katıldı. Üzerinde makineli tüfek bulunan ilk uçaklardan biri olan bu uçaklardan toplam 15 adet satın alındı.

Nieuport 17

Cihan Harbi’nin en başarılı avcı uçaklarından biri olan Nieuport 17, 110 beygirlik bir motora ve senkronizasyon donanımlı bir makineli tüfeğe sahipti. Çift kanatlı bu uçak, etkileyici bir manevra ve tırmanma kabiliyetine sahipti.

Fokker E.III

1915’te Almanya’da üretilen Fokker E.III, dönemin en ünlü avcı uçaklarından biridir. Osmanlı’nın Çanakkale, Sina ve Filistin cephelerinde kullandığı bu model, silahın pervaneden ateşlenmesine izin veren ilk uçaktı.

Bleriot XI-B

Fransız üretimi Bleriot XI-B, 1912’de satın alınan uçaklardan biriydi. Üretici Louis Bleriot, 1909 yılında bu uçaklardan biriyle Fransa’dan Britanya’ya uçarak tarihe geçmişti. 25 beygirlik bir motora sahip olan uçak, saatte 80 kilometre hız yapabiliyordu. Osmanlı envanterinde Bleriot markasının iki koltuklu XI-2 modeli ve tek kişilik yer eğitim uçağı olan Pinguin modeli de yer alıyordu.