Milli silahların doğuşu Milli silahların doğuşu

Milli silahların doğuşu

Milli silahların doğuşu

16/06/2020 14:43

Geride bıraktığımız son on yılda savunma sanayii her alanda hız kesmeden ilerlemesini sürdürdü.
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 6. sayısında, Türkiye’nin savunma sanayii atılımı ve yeni silahları ile ilgili bir yazıya yer veriliyor.

Target dergisinin 6. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Milli Silahların Doğuşu” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

MİLLİ SİLAHLARIN DOĞUŞU

Savunma Sanayiinde dışa bağımlılığın azaltılmasını stratejik bir hedef olarak belirleyen Türkiye, bu alanda geçtiğimiz on yılda büyük adımlar attı. Bugün artık yerli ve milli insansız hava araçları (İHA) Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde hizmet veriyor. Bir diğer önemli adım olan 5. Nesil savaş uçağı için de kollar sıvandı. Milli piyade tüfeğini kullanmaya başlayan Kara Kuvvetleri de önümüzdeki yıllarda yerli tanka kavuşacak. Deniz Kuvvetleri’nin milli unsurlarla güçlendirilmesi çalışmaları kapsamında ise göreve başlayan ada sınıfı korvetlere önümüzdeki yıllarda çok maksatlı amfibi hücum gemileri eşlik edecek. İşte hemen her alandaki gelişmeleriyle savunma sanayisinin son on yılı…

MİLLİ TANK İÇİN GERİ SAYIM

2010-2020 yılları arasındaki dönem, uzun yıllardır gündemde olan yerli tank projesinde önemli gelişmelere sahne oldu. İsmini Kurtuluş Savaşı’nda 5. Süvari Kolordusu’nu komuta eden Fahrettin Altay’dan alan Altay Ana Muharebe Tankı için 2008 yılında yapılan sözleşme sonrasında aracın prototip testleri ve kalifi kasyon çalışmaları 2012 yılında tamamlandı. K2 Black Panther tankını üreten Güney Koreli Rotem şirketinin teknik destek verdiği proje kapsamında Altay tankı, üstün teknolojili silah sistemleriyle donatılmış, yüksek hareket ve beka kabiliyeti olan, uzun menzilli ve etkili ateş-darbe gücüne sahip, elektronik harekât kabiliyeti yüksek yeni nesil bir tank olarak geliştiriliyor. Tankın, ateş kontrol, komuta kontrol ve navigasyon sistemi gibi pek çok teknik altyapısında ise Aselsan’ın imzası yer alıyor. 120 mm. 55 kalibrelik ana silah da Hyundai ve Rotem ile yapılan teknoloji transferi anlaşması sonucunda Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) tarafından üretilecek. Tankın seri üretimi için 9 Kasım 2018’de BMC ile sözleşme imzalandı.

Altay tankında 1.500 beygir güç üreten dizel motorun kullanması planlanıyor. Ancak motor tedarikinde yaşanan sorunlar seri üretime geçilmesini de geciktirdi. Ocak ayında konuyla ilgili bir açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, motor sorununun çözüldükten sonra, 18 ay içerisinde seri üretime geçileceğini söyledi. İlk etapta 250 olmak üzere toplam 1000 adet tankın Türk Ordusu’nun envanterine girmesi planlanıyor. Öte yandan tankın yurt dışına da satılması planlanırken bu çerçevede yapılan görüşmeler devam ediyor.

YERLİ ZIRHLI ARAÇLAR GÖREVDE

Altay tankının kısa süre içerisinde kullanılmaya başlanması beklenirken yerli zırhlı araçlar da geçtiğimiz on yılda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde yerini almaya başladı. Mayına karşı dayanıklı araç ihtiyacına çözüm için BMC tarafından geliştirilen Kirpi, 2009 yılından itibaren kullanılmaya başlandı. Mayın ve el yapımı patlayıcılara karşı güvenlik sağlayan 4x4 Kirpi’nin ve FNSS’nin 6x6 ve 8x8 arazi aracının yaklaşık bin 500 adedi Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim edilecek. Tunus, Katar ve Türkmenistan’ın da sipariş verdiği Kirpi’nin gelişmiş modeli Kirpi II ise 2018 yılından itibaren kullanılmaya başlandı. İlk modelden elde edilen birikim üzerine tasarlanan Kirpi II’de hareket kabiliyetini arttırmak ve aracın ağırlığını azaltmak için gelişmiş kompozit zırh ile geliştirilmiş motor soğutma sistemleri kullanılıyor.

Uzun yıllardır hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hem de yabancı ülke ordularında hizmet veren OTOKAR yapımı Cobra zırhlı tekerlekli araç da başarısını geçtiğimiz 10 yılda sürdürdü. 1997’den itibaren üretilen 4x4 Cobra’nın yeni modeli Cobra II ise ilk kez 2013 IDEF fuarında görücüye çıkmıştı. İlk modele göre artırılmış balistik ve mayın koruması ile daha geniş bir iç hacim sunan Cobra II, yüksek hareket kabiliyeti ile dikkat çekiyor. Bugün Cobra II’nin daha hafif amfibi modeli de artık kullanımda.

Zırhlı taktik araç ihtiyacına yönelik bir çözüm de Nurol Makina tarafından geliştirilen 4x4 Ejder Yalçın aracı ile oldu. Zorlu arazi şartlarında keşif, komutakontrol ve zırhlı ambulans gibi pek çok farklı görev için modüle edilebilen Ejder Yalçın, 2016 yılından itibaren envantere girmeye başladı.

Orduların nehir geçişlerini hızlı ve güvenli bir şekilde yapması amacıyla tasarlan; seyyar yüzücü hücum köprüsü alanında Türkiye’nin ilk özgün modeli olan Samur da geçtiğimiz yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde kullanılmaya başlandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri envaterinde sayısı artan Kirpi ve Cobra zırhlı araçları, Suriye’ye yönelik operasyonlarda aktif olarak kullanıldı.

TFX ŞEKİLLENİYOR

2010’lu yıllarda milli tankın yanında milli savaş uçağı TFX için de ilk adımlar atıldı. Bu kapsamda 2010 yılında kavramsal tasarım için Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile anlaşma sağlandı. Uçağın geliştirilmesi için ayrıca TUSAŞ ile İngiliz BAE Systems arasında 27 Ağustos 2017’de İşbirliği Anlaşması imzalandı. Galyum Nitrat teknolojisinin kullanıldığı radar ve elektronik harp sistemleri ise Aselsan tarafında geliştiriliyor. Uçağın ilk uçuşunu 2023’te gerçekleştirmesi hedefleniyor.

Milli savaş uçağının kullanacağı silah sistemleri de yerli olacak. Bu amaçla 2013 yılında TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (SAGE) tarafından GÖKTUĞ projesi başlatıldı. Proje kapsamında kısa menzilli, yüksek manevra kabiliyetine sahip, kızılötesi görüntüleme özelliği olan kısa menzilli Bozdoğan ile aktif radar arayıcı başlıklı orta-uzun menzilli Gökdoğan füzeleri geliştiriliyor. İlk olarak 2017 yılında düzenlenen 13. Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda (IDEF-17) görücüye çıkan füzelerin geliştirilmesine de devam ediliyor.

HÜRKUŞ UÇUŞA GEÇİYOR

TUSAŞ’ın milli muharip uçak TF-X’in yanı sıra geliştirdiği bir diğer önemli proje ise Jet Eğitim ve Hafi f Taarruz Uçağı HÜRKUŞ. 2017’de başlatılan projede “Ön Tasarım Gözden Geçirme” aşaması tamamlandı. Uçağın ilk prototipinin 2021’de hangardan çıkması, 2022’de de ilk uçuşa hazır hale gelmesi planlanıyor.

ATAK HELİKOPTERİ GÖKLERDE

TUSAŞ’ın hayata geçirdiği önemli projelerden biri de T129 Atak helikopteri oldu. İtalyan A129 Mangusta saldırı helikopteri baz alınarak ve bu helikopterin üreticisi AgustaWestland ile ortak üretilen T129, Türkiye şartları göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Helikopterde Aselsan tarafından geliştirilen yazılım ve aviyonik sistemler kullanılıyor. 2014 yılından itibaren Türk Kara Kuvvetleri’ne teslimatı başlatılan T129 helikopterlerinin satışı için de Azerbaycan ve Pakistan ile sözleşmeler imzalandı. T129, göreve başladığından beri hem sınır içi, hem de sınır ötesi harekâtlarda kendisine verilen görevleri başarı ile yerine getiriyor. TUSAŞ ayrıca Türk silahlı Kuvvetleri ve diğer ihtiyaç sahibi makamların helikopter ihtiyacının karşılanması için GÖKBEY projesini de sürdürüyor. ATAK projesi kapsamında kazanılan bilgi birikimi temel alınarak sürdürülen proje kapsamında yapısal ve aviyonik sistemlerin yanı sıra transmisyon, rotor ve iniş takımları da dahil kritik öneme haiz sistemlerin tasarım ve üretimleri de tamamen milli kaynaklar kullanılarak gerçekleştiriliyor. İlk uçuşunu Eylül 2018’de gerçekleştiren GÖKBEY’in 2021’de seri üretime başlaması planlanıyor.

MİLLİ İHA’LARIN YÜKSELİŞİ

Son 10 yılda Türk Savunma Sanayiinde en çok mesafe ise insansız hava araçlarının (İHA) geliştirilmesi ve üretimiyle kat edildi. 2000’li yılların başında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gereksinimleri doğrultusunda başlatılan çalışmaların ilk göze çarpan sonucu TUSAŞ’ın ürettiği Anka oldu. İlk uçuşunu 2010’un sonunda gerçekleştiren Anka, 3 yıl sonra hizmete girdi. Orta irtifada taktiksel gözetim ve keşif misyonları için tasarlanan Anka, Roketsan’ın geliştirdiği UMTAS (Uzun Menzilli Tanksavar Füze Sistemi), MAM-L, MAM-C  ve CİRİT füzeleri ile de donatıldı. Anka’nın başarısının ardından ise havada kalış süresi, irtifa ve menzil bakımından Anka’yı geride bırakan Aksungur’un geliştirilmesine başlandı. 40 bin feet yüksekliğe çıkabilen Aksungur’un yakın zamanda envantere girmesi planlanıyor.

TUSAŞ’ın ürettiği İHA’ların dışında bu alanda yerli üretim yapan Türk şirketlerinden biri de Baykar Makina. 2014’ten itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterine giren ve 110 adedi teslim edilen Bayraktar TB2, bugüne kadar 180 bin saatten fazla görev uçuşu gerçekleştirdi. Bayraktar TB2’ye Ukrayna ve Katar’dan da siparişler geldi. Bayraktar’ın halefi Akıncı için de kollar sıvandı. Çift motorlu Akıncı ilk uçuşunu geçtiğimiz yıl gerçekleştirdi.

Anka ve Bayraktar İHA’ları Suriye’de icra edilen operasyonlarda hem keşif hem de silahlı taarruz görevlerinde başarıyla kullanıldı.

ROKETSAN tarafından geliştirilen 8 km menzilli, lazer güdümlü füze Cirit 2.75” de 2012 yılından itibaren hizmete girmeye başladı. Cirit 2.75”, T-129 ATAK helikopterlerinin yanı sıra Türk Kara Kuvvetleri envanterinde yer alan AH1-W Super Cobra saldırı helikopterlerinde de kullanılıyor. Füze, helikopterlerin yanı sıra sabit kanatlı taarruz uçaklarına ve insansız hava aracı platformlarına, taktik kara araçları, üs ve bölge korunmasına yönelik sabit ve çekili kara platformları ile yüksek süratli karakol botu gibi deniz platformları dâhil çeşitli platformlara entegre edilebiliyor.

2010’lu yıllar yerli tanksavar füzelerinin de doğduğu yıllar oldu: Helikopter, İHA, kara aracı, sabit platform, hafi f saldırı uçağı, deniz platformu da dahil çeşitli platformlara entegre edilebilen ve tüm zırhlı sistemlere karşı etkili olan uzun menzilli tanksavar silah sistemi UMTAS, ROKETSAN tarafından geliştirilerek 2012 yılında ilk başarılı atışını gerçekleştirdi ve hizmete alınmaya başlandı. Piyade tarafından taşınabilen kompozit tüp içerisinde tripod üzerinden ateşlenmek üzere geliştirilen 4 km menzilli orta menzilli tanksavar silah sistemi OMTAS füzeleri de geçtiğimiz yıllarda çeşitli araçlar üzerinden başarılı test atışları gerçekleştirdi ve envantere alınmaya başlandı.

UMTAS ve OMTAS projelerinde elde edilen bilgi ve deneyim üzerinden tek er tarafından omuzdan atılabilen KARAOK tank savar füzesi ise ROKETSAN tarafından geliştiriliyor.

MİLLİ PİYADE TÜFEĞİ

2010’lu yıllarda yerli İHA’larına kavuşan Türk Silahlı Kuvvetleri, bu dönemde milli piyade tüfekleri de edinmeye başladı. Halen kullanılmakta olan 500 bin HK G3 tüfeklerinin yerini alacak olan MPT 76’ların tasarım süreci 2009’da başladı. Eylül 2014’te test aşamaları tamamlanan tüfek bu yıldan itibaren Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) tarafından teslim edilmeye başlandı. 7,62x51 milimetre NATO mühimmatlarını ateşleyebilen MPT-76, beslemesini 20 mermi kapasiteli şarjörden sağlıyor. MPT-76, dakikada 700 atım gerçekleştirebiliyor. MKEK ayrıca MPT-76’dan edinilen deneyim sonucunda keskin nişancı tüfeği KNT-76’yı da tasarlayarak üretimine başladı.

DENİZLERDE MİLLİ GÜÇ

Geride bıraktığımız 10 yıl deniz kuvvetleri açısından da yeniliklerle doluydu. Kamuoyunda en çok dikkat çeken araç ise Çok Maksatlı Amfi bi Hücum Gemisi TCG Anadolu oldu. 27,436 ton ağırlığında ve 232 metre uzunluğundaki TCG Anadolu, kıtalararası görevlerde yer alabilecek. 348 kalıcı personelin görev yapacağı gemi, 56 uçuş personeli ile 700’e kadar amfi bi komandoyu taşıyabiliyor. Dört adet Mekanize Çıkarma Aracı ya da iki adet Hava Yastıklı Çıkarma Aracı’nı taşıyabilen gemi, iki İHA ile sekiz helikopter bulundurma kapasitesine sahip. Yapımına 2014’te başlanan TGC Anadolu’nun bu yıl içerisinde suya indirilmesi planlanıyor. Deniz Kuvvetleri’nin en büyük tonajlı gemisi olacak olan TCG Anadolu’nun ikiz kardeşi TCG Trakya’nın da yapımına kısa sürede başlanması planlanıyor.

Deniz Kuvvetleri’nin tank çıkarma gemisi ihtiyacının karşılanması için Anadolu Tersanesi tarafından tamamen yerli imkânlarla üretilen Bayraktar ve Sancaktar çıkarma gemileri de geçtiğimiz yıllarda teslim edildi.

Milli imkânlarla savaş gemisi üretilmesi için hayata geçirilen MİLGEM projesi kapsamındaki gemiler de 2010’lu yıllarda suya indirilmeye başlandı. Proje kapsamındaki Ada sınıfı dört korvetten Heybeliada 2011’de, Büyükada 2013’te, Burgazada 2018’de, Kınalıada da 2019’da Deniz Kuvvetleri’ne teslim edildi. Proje kapsamındaki istif sınıfı fırkateynlerin ilki olan TCG İstanbul’da 2017’de kızağa oturtuldu. Geminin gelecek yıl denize indirilmesi planlanıyor.

Milli karakol botu projesi de 2010’lu yıllarda tamamlanan projeler arasında yer aldı. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyacı doğrultusunda boğazlar ile üs, liman yaklaşma suları ve sahillere yakın bölgelerde keşif, gözetleme, karakol ve deniz savunma harbi (DSH) görev fonksiyonlarını karşılamak ve üs, liman savunma görev fonksiyonuna katkı sağlamak amacıyla DEARSAN Tersanesi tarafından milli imkânlarla üretilen 16 botun sonuncusu olan TCG Kuşadası, Şubat 2015’te teslim edildi.

Geçtiğimiz on yıl su üstünde olduğu gibi su altında da yerli imkânlarla üretim için çabaların yoğunlaştığı bir dönem oldu. Havadan bağımsız tahrik sistemine (AIP) sahip altı adet yeni tip denizaltının tasarım ve üretim çalışmasında önemli gelişmeler kaydedildi. Denizaltılardan ilki olan TCG PiriReis’in 2022’de hizmete girmesi planlanıyor.