"Mehmetçiğimizin en çok ihtiyacı ne yönde ise o alana yoğunlaşıyoruz" "Mehmetçiğimizin en çok ihtiyacı ne yönde ise o alana yoğunlaşıyoruz"

"Mehmetçiğimizin en çok ihtiyacı ne yönde ise o alana yoğunlaşıyoruz"

"Mehmetçiğimizin en çok ihtiyacı ne yönde ise o alana yoğunlaşıyoruz"

27/05/2020 11:27

Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, stratejik alanlardaki teknoloji kazanımının önemine dikkat çekti.
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 6. sayısında, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir ile yapılan bir röportaja yer veriliyor.

Target dergisinin 6. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Önceliğimiz Stratejik Alanlarda Teknoloji Kazanımı” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

Savunma sanayisindeki gelişmeleri değerlendiren T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, stratejik alanlardaki teknoloji kazanımının önemine dikkat çekiyor.

Geride bıraktığımız son 10 yıl savunma sanayisi alanında yaşanan büyük gelişimlere ve de millileşme projelerine sahne oldu. 10. yılına giren Teknopark İstanbul ise bu çabaların merkezinde yer aldı. T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir , son 10 yılda hayata geçirilen projeleri ve gelecek perspektiflerini Target için değerlendirdi.

Teknopark İstanbul’un ana ortağı olarak, 10 yıllık süreçte Teknopark İstanbul’un geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Teknopark İstanbul, sanayi ve teknoloji alanında önemli işlere imza atabilecek bir yapılanmanın nüvesini teşkil ediyor. Ağırlıklı olarak savunma ve havacılık esaslı organize etmeye çalıştığımız, büyüyerek bugün bünyesinde 312 firma, 5392 mühendisin yer aldığı ve 1793 ArGe projesinin geliştirildiği Teknopark İstanbul, kuruluşundan itibaren geçen 10 yıllık süre zarfında geldiği nokta açısından hepimizin haklı gururunu oluşturmaktadır. Teknopark İstanbul bugün savunma sanayii alanındaki ana yüklenici firmalarımızın ve alt yüklenicilerin önemli bir bölümünün de yer aldığı kritik bir tesis haline gelmiş durumdadır.

Teknopark İstanbul’da savunma sanayii esaslı oluşturduğumuz yapılanmalar ve şirketlerle teknolojinin birçok alanında Türkiye’de hizmet verebilecek, sivil sektöre de açılabilecek farklı teknolojilerin altyapısını oluşturacağız. Burası, savunma sanayisinin atılımına katkı sağlayacak. Önde gelen savunma sanayi şirketlerimiz burada yapılanmaya devam edecek. Onlar da başka bir itici güç olacak.

Teknopark İstanbul ayrıca Ankara’da olmayan gemicilik ve denizcilik sektörlerine de ciddi katkı sağlayacaktır. Bu gelişmelerin önümüzdeki dönemde katlanarak artacağına inanıyorum. Zaman içerisinde, başarılı proje sayılarının daha da artacağını ve teknolojik çalışmaların niteliğinin de derinleşeceğini düşünüyorum.

Savunma sanayii özelinde İstanbul ve çevresindeki üniversiteler ile sanayi sektörünün potansiyelini ve kapasitesini nasıl buluyorsunuz?

Ülkemizde 1980 yılında kurulmaya başlanan teknoparkların büyük bir bölümü üniversite odaklı teknoparklardır. Sadece bir üniversite ile ilişkilendirilmeyen ve bünyesinde on ikiden fazla üniversiteyi barındıran, kamu – üniversite – özel sektör iş birliğinin tam olarak sağlandığı bir merkez olan Teknopark İstanbul, bu noktada Türkiye’deki diğer emsallerinden farklılaşmaktadır.

Teknopark İstanbul Marmara Bölgesi’nin bilim-teknoloji potansiyelini barındıran üçgenin önemli bir ayağıdır. Marmara Bölgesinde toplam 79 olmak üzere sadece İstanbul’da 57 üniversite ile toplamda 3 milyon 900 bin lisans öğrencisinin 1 milyon 900 bini Marmara Bölgesi’ndedir. Bu veriler de gösteriyor ki İstanbul Teknopark, yetişmiş insan kaynağı açısından avantajlı bir bölgede yer almaktadır. 56 farklı koldaki sanayi şirketi ya da savunma sanayii firması da şu anda burada hizmet vermekte ve çalışmalarını sürdürmektedir.

Dünyada ve Türkiye’de geçtiğimiz 10 yılık süre boyunca savunma sanayimizi ilgilendiren pek çok gelişmeye şahit olduk. Bunlardan en önemlisi sizce neydi ve yansımaları nasıl oldu?

Yerlilik ve millilik hareketi, Savunma Sanayii Başkanlığımızın öncülüğünde başlatılmış ve büyük gelişim göstermiştir. Bu çerçevede 2002 yılında bir milyar dolar olan savunma ve havacılık cirosu, bugün yılda 9 milyar dolara yaklaşmıştır. 2002 yılında yalnızca 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatı, 2019 yılı itibariyle 2 milyar 700 milyon doları geçmiştir. Yine 2002 yılında yalnızca 66 savunma projesi yürütülmekte iken, bugün proje sayısı 10 katın üzerinde artarak 700’e yaklaşmıştır. Son 5 yılda 350’ye yakın yeni proje başlatılmıştır.

2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçeli savunma projesi yürütülürken geldiğimiz noktada yaklaşık 11 katlık bir artış ile 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaşıldı. İhale süreci devam eden projeler de göz önüne alındığında 75 milyar doların üzerinde bir büyüklüğe ulaşacağımızı öngörüyoruz.

Bugün savunma sanayimiz özgün ürünleri, ihracatı, ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ’leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleri ile ülkemizin en önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir. Artık ülkemize yönelik terör tehditlerinin bertaraf edilmesi ve bölgeye istikrarın getirilmesi noktasında yürütülen harekâtlarda kahraman Mehmetçiğimiz milli imkânlarla yapılan araç ve silahları kullanıyor. Yerli SİHA ve İHA’larımız Bayraktar TB2 ve ANKA’larımız ile hava sahasında üstünlük sağlanıyor. Daha birçok milli araç ve teçhizat ile güvenlik güçlerimiz herhangi bir kısıtlama olmadan hedefine başarıyla ilerleyebiliyor. Bütün bunları yerli mühimmatlarımızla yapıyoruz. Terörle mücadelede en önemli unsurlardan biri de Atak helikopteri oldu. Ayrıca, kahraman Mehmetçiğimizin sahada en çok ihtiyacı neyse o alanda yoğunlaşmaya ve bu alanda çalışmaları hızlandırmaya özen gösteriyoruz. Son dönemde de hep birlikte gördük ki hava savunma sistemleri açısından mevcut sistemlerin geliştirilmesine ve yerli hava savunma sistemine ihtiyacımız var. Bu yüzden yerli hava savunma sistemleri geliştiriyoruz. Orta ve yüksek irtifa füzeleri ile uçakları aşarak gelen tehditleri alçak irtifada tespit, teşhis ve tahrip ederek kara birliklerinin hava savunmasını sağlamak için Korkut Alçak İrtifa Hava Savunma Sistemimiz geliştirildi ve seri üretime geçildi. Askeri üs, liman, tesis ve birliklerin hava tehditlerinden korunması amacıyla hava araçlarına, seyir füzelerine, havadan karaya atılan füzelere ve insansız hava araçlarına karşı alçak irtifa için Hisar-A ve orta irtifa için Hisar-O hava savunma sistemleri geliştirildi. Ülkemizin jeopolitik konumu dolayısı ile kurumumuz öncülüğünde denizlerde de yerli ve milli imkânlarla projeler yürütülmektedir. Teknopark İstanbul’un tam da bu noktada planlanan ve geliştirilen denizcilik ve gemicilik sektörlerine, projelere önemli katkı sağlayacağına inanıyorum. Yüzde yüz yerli tasarım, ilk milli savaş gemimiz olan MİLGEM projesinde TCG Heybeliada, TCG Büyükada, TCG Burgazada ve TCG Kınalıada, Deniz Kuvvetleri’mizin hizmetine sunuldu. ADA Sınıfı Korvetlerimizin devamı niteliğindeki İ-Sınıfı Fırkteynlerin ilki olan MİLGEM Projesinin beşinci gemisinin inşasına da başladık.

Millileştirme konusunda bugüne dek yapılanlar ülkemiz adına gurur verici. Peki önümüzdeki süreçte gündeminizde hangi araç, ürün ve teknolojiler var? Bunların en önemlilerinden bahseder misiniz?

Türk savunma sanayii artık platform geliştirme ve üretiminde belli bir seviyeye geldi. Önümüzdeki birkaç yıl, üzerinde çalıştığımız çok önemli projenin de sonuçlandığı bir dönem olacak. Atak helikopterimizin Faz-2 versiyonunu bu yıl içinde ilk kez teslim edeceğiz. Akıncı TİHA ve Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemimizi bu yıl sonunda hizmete alacağız. Gökbey genel maksat helikopterimizi 2021 yılında teslim edeceğiz. Milli Muharip Uçağımızı 2023’te hangardan çıkaracağız. Yüksek irtifa hava savunma füze sistemimiz Siper ise 2023’te hazır olacak.

Tank, hafif zırhlı araç, helikopter, insansız hava aracı ve füze sistemlerinin motor ve güç aktarma sistemlerinin geliştirilip üretilmesi amacıyla başlattığımız projelerimizi inşallah önümüzdeki dönemde nihayetlendireceğiz. Bu projeler sayesinde yerli ve milli platformlarda, bu alandaki yurt dışına bağımlılık giderilmiş olacak.

Geleceğin silah sistemleri olan lazer ve elektromanyetik silahlardaki çalışmalarımızda da önemli mesafe kat edeceğiz. İnsansız kara ve deniz araçları, milli denizaltı, yapay zekâ, robotik gibi çeşitli alanlarda başlattığımız çalışmalarımızın da hızlandığını göreceğiz.

Türkiye’de özellikle sanayii alanında nitelikli işgücü bulmak konusunda yaşanan sıkıntıları savunma sanayisi de yaşıyor mu? Şu anda beyaz yaka ve mavi yaka çalışanlarınızın seviyeleri sizi memnun ediyor mu? Daha da büyüyecek bu endüstriye takviye işgücünü eğitebilmek ve bunda sürekliliği yakalamak için neler yapmayı düşünüyorsunuz?

Her ekosistem kendine özel bir yapıya sahiptir. Savunma sanayii de etki alanı çok geniş olan bir ekosistemdir. Bu ekosistemin en önemli parçası ise nitelikli insan kaynağıdır. Biz de nitelikli insan gücümüzü oluşturmaya destek olmak için Savunma Sanayii Akademi’yi faaliyete geçirdik. Savunma Sanayii Akademi, süreç içerisinde ortaya konan farklı yaklaşımları göz önünde bulundurarak savunma sanayii alanında liderleri yetiştirmeyi hedeflemektedir. Akademi bünyesinde eğitim faaliyetleri başlamış olup siber güvenlik ve sistem mühendisliği eğitimleri başarıyla tamamlanmıştır. Burada amaç sadece eğitim vermek değil, aynı zamanda savunma sanayii alanındaki eğitimin normlarını da oluşturmaktır. Verilen eğitimlerle ulusal Uzmanlık Sertifikasyon sürecinin de önü açılmıştır. Özel eğitimler için yurt dışına milyonlarca dolar ödememize gerek kalmadan alınan bu eğitimleri ülkemizde yapmak istiyoruz.

Ayrıca gençlerimize yönelik bir platform da oluşturduk. Vizyonergenç’e üye 45 bin gencimiz var. Siteye erişim sayısı 6 milyonu geçmiş durumda. Süreç içesinde bu platforma kardeş coğrafyalardan da gençlerin katılmasının önünü açacağız. Gençlerimizin yeteneklerini ortaya koyabilmeyi son derece önemsiyoruz. Millî Eğitim Bakanlığımız ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği protokolü de sektörümüzün ihtiyaç duyduğu bu kapasiteyi inşa edebilmek adına önemli bir adımdır. Protokol kapsamında belirlediğimiz yapay zekâ, siber güvenlik, uçak teknolojisi, bilişim teknolojisi, elektrik elektronik teknolojisi, gemi yapımı, makine teknolojisi, tasarım teknolojisi, yenilenebilir enerji teknolojisi gibi birkaç alanda daha görev yapan atölye ve laboratuvar öğretmenlerimize, güncel teknolojiye uygun olarak, mesleki bilgi ve becerilerini artırmak üzere Başkanlığımız tarafından teorik ve uygulamalı mesleki eğitim verilecek. Öğretmenlerimizin eğitimiyle, ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerimize ulaşmayı ve savunma sanayii alanında farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Dünya pazarında daha rekabetçi olmamız ancak nitelikli insan kaynağımızı artırarak ve yenilikçi ürünler üreterek mümkün. Bu anlamda, stratejik alanlarda teknoloji kazanımına öncülük edecek derinliğe sahip yeni şirketlerin oluşumuna ve bunların desteklenmesine büyük önem veriyoruz. Tüm bu çerçeve içerisinde, Teknopark İstanbul, bugün ileri teknoloji alanında başarılı bir sinerji ve kümelenme merkezi olarak çok önemli bir işlevi yerine getirmektedir. Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun en büyük odaklı Ar-Ge merkezlerinden biri olarak, hedeflenen alanlardaki çalışmaların desteklenmesi için gerekli mekanizmaları kurmaya ve işletmeye devam edeceğimizi ve bu doğrultuda Teknopark İstanbul bünyesindeki ve sonradan katılacak firma ve mühendislerimizden başarılı ürün, proje ve hizmetler beklediğimizi özellikle vurgulamak istiyorum.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in Dikkat Çektiği Önemli Başlıklar Şöyle:

• Kahraman Mehmetçiğimizin sahada en çok ihtiyacı ne yönde ise o alana yoğunlaşıyoruz.

• 2002 yılında yalnızca 66 savunma projesi yürütülmekte iken, bugün proje sayısı bugün 10 katın üzerinde artarak 700’e yaklaştı. Son 5 yılda 350’ye yakın yeni proje başlatıldı.

• Önümüzdeki birkaç yıl, üzerinde çalıştığımız çok önemli projelerin sonuçlandığı bir dönem olacak.

• Geleceğin silah sistemleri olan lazer ve elektromanyetik silahlardaki çalışmalarımızda önemli mesafe kat edeceğiz. İnsansız kara ve deniz araçları, milli denizaltı, yapay zekâ, robotik gibi çeşitli alanlarda başlattığımız çalışmalarımızın da hızlandığını göreceğiz.

• Nitelikli insan kaynağımızı artırarak ve yenilikçi ürünler ortaya koyarak dünya pazarında daha rekabetçi olmamız mümkün. Bu anlamda, stratejik alanlarda teknoloji kazanımına öncülük edecek derinliğe sahip yeni şirketlerin oluşumuna ve bunların desteklenmesine büyük önem veriyoruz.

• Teknopark İstanbul, bugün ileri teknoloji alanında başarılı bir sinerji ve kümelenme merkezi olarak çok önemli bir işlevi yerine getirmektedir.