Marmara’yı geçen ilk pilotlarımız Marmara’yı geçen ilk pilotlarımız

Marmara’yı geçen ilk pilotlarımız

Marmara’yı geçen ilk pilotlarımız

31/10/2021 13:47

Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey, Marmara Denizi’ni geçen ilk pilotlarımız olarak tarihe geçti
BU HABERİ
PAYLAŞ

TUSAŞ tarafından 2 ayda bir yayımlanan “TUSAŞ MAG” dergisinin 123. sayısında Marmara Denizi’ni geçen ilk pilotlarımız Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey ile ilgili  bir yazıya yer veriliyor.

TUSAŞ MAG dergisinin 123. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Marmara’yı Geçen İlk Pilotlarımız” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

MARMARA’YI GEÇEN İLK PİLOTLARIMIZ

Havacılık tarihi, aynı zamanda ilkleri başarabilmek için girişilen yarışların da tarihidir. Manş ya da Atlantik’i geçen pilotların adı bugün bile büyük bir saygınlıkla anılmaktadır. Gelin, biz de kendi iki kahramanımızı, Marmara Denizi’ni geçen ilk pilotlarımız Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey’i hatırlayalım.

İkinci Balkan Harbi, Türk havacılığının kendini göstermeyen başladığı, yeteneklerini sergilediği büyük bir dönüm noktasıdır. Havacılığın ne kadar önemli olduğu iyiden iyiye görüldüğü bu savaşın hemen akabinde Türk havacılık tarihine geçecek bazı önemli uçuşlar gerçekleştirilmiştir. Ünlü Kahire seferinin yanı sıra Yüzbaşı Salim Bey ve Rasıt Yüzbaşı Kemal Bey’in Marmara Denizi üzerinden gerçekleştirdiği ilk uçuş da bunlardan biridir. Asıl amaçları Marmara Denizi’ni geçmek olmayan pilotlarımız, yetenekleri ve şanslarının yardımıyla isimlerini havacılık tarihimize altın harflerle yazdırmışlardır.

Dünya havacılık tarihinin dönüm noktalarından biri olan Manş Denizi’nin geçilmesinden sadece birkaç yıl sonra Marmara’yı aşabilmek büyük bir başarıydı. Hele o dönemin yoksunlukları ve yetersizlikleri göz önüne alındığında!

O nedenle, havacılığın doğduğu ve büyük cesaret istediği o günlerde yaşayan kahramanlara ne kadar teşekkür etsek az. Marmara’yı aşan bu uçuş nedeniyle kendisine İlkuçan soyadını seçen unutulmaz pilot Salim Bey, bu kahramanlardan biriydi.

Salim Bey

1879’da Erzurum’da dünyaya gelen Salim Bey, 1899-1901 yılları arasında Harp Okulu’nda öğrenimini tamamladı. Dönemin birçok subayı gibi vatanseverlik duygusu ağır basan Salim Bey, İtalyanların Trablusgarb’a saldırması üzerine, Mısır ve Tunus üzerinden bölgeye gizlice malzeme göndermeye çalışan isimler arasında yer aldı.

Orduda çok sayıda yararlılık gösteren Salim Bey, 1909 yılında gerçekleştirilen bir uçuştan etkilenerek havacılığa yönelecekti. O yıl Manş Denizi’ni tayyaresiyle aşarak Dünya’nın gözlerini bu yeni ve etkileyici makineye çeviren Fransız pilot Louis Blériot’nun aynı yıl İstanbul’a gelerek bir gösteri uçuşu gerçekleştirmesi, o sırada genç bir teğmen olan Salim Bey’e yepyeni ufuklar açacaktı.

Bir yıl sonra, askerî eğitim için Almanya’ya gitti ve ilk balonla uçuşunu burada bir Alman subay ile gerçekleştirdi. Böylece, balonla uçan ikinci Türk askeri olarak tarihe geçti. 1912 yılında hava sınıfına geçerek ilk havacılarımız arasına girdi. Aynı yıl Fransa’daki REP Uçak Fabrikası Okulu’nda eğitim görerek Türk havacılığının 6 No’lu pilot brövesini aldı.

Balkan Harbi’ne tayyareci olarak katılan Salim Bey, ilk önemli başarısını bu sırada gerçekleştirdi. Kırklareli’nden havalanan Salim Bey, Marmara Denizi’ni en geniş noktasından aşarak önce Bandırma’ya, sonra İstanbul’a indi. Marmara Denizi’nin ilk kez geçilmesi, o dönemin şartlarında harikulade bir başarıydı.

Ardından çok daha büyük bir başarıya imza attı ve Mayıs 1914’te İstanbul’dan Kahire’ye uçakla giden ilk Türk pilot oldu. Bu uçuş, Balkan Savaşlarında yenik düşen Osmanlı’nın prestijini artırmak için organize edilmişti. Salim Bey’den önce bu tehlikeli yolculuğa çıkmış olan üç Türk subayının, şehit düştükleri için tamamlayamadığı bu zorlu görev, Salim Bey’e kısmet olmuştu.

Kahire seferine, Balkan Harbi’ndeki yenilginin hafifletilmesi, Osmanlı’nın bilim ve teknolojiyi başarıyla kullanabildiğini gösterebilmek amacıyla karar verilmişti. Havacılarımız Mısır'da ilgiyle karşılanırken sefer anısına kartpostal da basılmıştı.

Salim Bey, I. Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde deniz yoluyla Kafkas Cephesi’ne giderken, içinde bulunduğu vapur Ruslar tarafından batırılınca esir düştü. Esaretle geçen altı yılın ardından vatanına dönen Salim Bey, Sakarya cephesinde çarpışan kahramanlar arasında yerini aldı. Mesleğine yönelik sevgisini ömrünün sonuna kadar korudu ve savaşın ardından 1937’ye havacılığa dair kurumlarda görevler almaya devam etti.

Marmara’yı aşmak

Şimdi dönelim Marmara denizinin üstündeki o tarihe uçuşa…

Balkan Harbi’nin ikinci evresinde Türk ordusu Edirne’ye, Meriç boylarına doğru ilerlerken sınırlı sayıdaki savaş uçağımız Bulgaristan içlerine doğru istihbarat seferleri düzenliyordu. Elde edilen değerli istihbaratların yanı sıra pilotlarımız az zamanda değerli bilgilerle donanmıştı.

Balkan Harbi sona erince pilotlarımıza İstanbul’a dönme emri verildi. Emri Kırklareli’ndeyken alan Yüzbaşı Salim Bey, Rasıt Kemal Bey ile havalanarak İstanbul’a doğru yola çıktı. O gün oldukça sisli ve bulutlu gökyüzünde ilerleyen ikili, bir süre sonra hava muhalefetinden dolayı nerede olduğunu bilmeden seyretmeye başladı. Pusulada 15 derecelik bir yan açıklığı gören Salim Bey, İstanbul yerine Anadolu’ya geçeceklerini tahmin etmişti. Tam bu sırada karşılarında beliren gölü Sapanca zannettiler. Oysa ikili Manyas Gölü’ne varmışlar, yani farkına varmadan Marmara denizini geçmişlerdi.

Uçağı yere indiren kahraman pilotları köylüler karşıladı ve o gece misafir ettiler. Ertesi gün hava iyiden iyiye bozmuştu. Marmara üzerinde de soğuk ve sert bir rüzgâr esmesine rağmen havalanmayı başardılar. Bandırma üzerinden İstanbul’a doğru yaklaşırken Yeşilköy meydanında toplanmış bir kalabalık gördüler. İyice yaklaştıklarında ise seyircilerin onları alkışladıklarını…

Aslında bu kalabalık Fransa’dan yola çıkıp İstanbul üzerinden Mısır’a uçan iki pilotu beklemekteydi. Marmara denizini aşan pilotlarımızın başarısı bütün gözleri bir anda onların üzerine çevirecekti.

Pilotlarımız, ertesi gün gazetelerde kendi uçuşlarını okuduklarında ne kadar önemli bir iş başardıklarını anlayacaktı. Manş Denizi’nin aşılmasından çok kısa bir süre sonra Türk pilotları Edirne ile İstanbul arasında, Marmara üzerinde yalnız olarak uçmayı başarmıştı.

Bu tarihî uçuş ve Bandırma halkının uçak için düzenledikleri yardım kampanyası sonraki günlerde de gazetelerde yer tutmaya devam etti.

Bize anlatılacak birbirinden anlamlı hikâyeler bırakan iki pilotumuz başta olmak üzere havacılık tarihimizin tüm kahramanlarını saygı ve rahmetle anıyoruz.