Kitap: “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları” Kitap: “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları”

Kitap: “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları”

Kitap: “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları”

28/07/2022 17:45

İlknur Bektaş tarafından kaleme alınan “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları” 36 kadın kahramanın destanını anlatıyor
BU HABERİ
PAYLAŞ

TUSAŞ tarafından 2 ayda bir yayımlanan “TUSAŞ MAG” dergisinin 127. sayısında “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları” kitabının yazarı İlknur Bektaş ile yapılan röportaja yer veriliyor.

TUSAŞ MAG dergisinin 127. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan ““Koparılan çiçeklerimizin tohumları şimdi başarıdan başarıya koşuyorlar”” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

“KOPARILAN ÇİÇEKLERİMİZİN TOHUMLARI ŞİMDİ BAŞARIDAN BAŞARIYA KOŞUYORLAR”

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Şirketimizin Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil’in bizler için kaleme aldığı önsözle birlikte yeniden basılan “Milli Mücadele'nin Cesur ve Kayıp Kadınları” kitabının yazarı ve o gün gerçekleştirilen etkinliğimizin konuğu İlknur Bektaş ile kahraman kadınlarımızı, kitaplarını ve araştırma süreçlerini konuştuk.

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

İlk ve ortaöğretimimi Cibalı Kız Lisesinde tamamladım. İletişim, fotoğraf, yönetim uzmanlığı, proje ve senaryo, Türk dili ve edebiyatı, sunuculuk ve diksiyon alanlarında Bilgi ve Anadolu Üniversitelerinde eğitim gördüm.

City Club, Ey Gidi Karadeniz dergileri ve Önce Vatan, Tufan gazeteleri ile Soru Yorum ve 2010 İstanbul isimli televizyon programlarını hazırladım ve sundum. "Beynam", "Kırık Ayna" ve "Mum Sönmedi" kısa filmlerini yazıp yönettim Yem-Ekteyiz ve yurdun dört bir yanında defalarca sahnelenen, bir kitabımın da adı olan "Milli Mücadelenin Cesur ve Kayıp Kadınları" isimli tiyatro oyununu yazdım, filmlerim ve tiyatro oyunlarımla birçok ödüle layık görüldüm. 2021 yılı Kültür Bakanlığı Sinema desteğine layık eserler arasında senaryosunu yazdığım "Mahi / Üsteğmen Kara Fatma" sinema filmimizi çekmek için hazırlanıyoruz. Aynı zamanda millî konularımızın saygın ve güncel yorumlarla işlendiği müzikal ve tiyatro oyunlarını oyuncularımızla eş zamanlı olarak hazırlıyorum. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına üç kahraman kadınımızın anlatıldığı belgeselde senaryo tarih ve konsept danışmanlığı yaptım. Bu toprakların iz bırakan kıymetli insanlarının gerçek hikâyelerini toplumla buluşturmak için araştırmaya devam ediyorum.

Bir gazeteci olarak başladığınız meslek hayatınızın rotasını ülkemizin kahramanlarına çevirdiniz. Bu değişim sürecini anlatabilir misiniz?

Ben yazar olarak birçok evre yaşadım. Senaristlik yaptım, öykü ve roman yazdım. Uzun bir dönem yaptığım gazetecilik beni disiplinli bir hâle getirdi. Doğru soruyu doğru zamanda sormayı öğrendim. Gazetecilikle birlikte radyo, sinema ve televizyon eğitimi de almıştım. Araştırma sürecini de bu tecrübelerime ekleyince ortaya bambaşka bir yol, yeni bir rota çıkmış oldu.

Bu topraklardaki hikâyeleri araştırmaya nasıl karar verdiniz?

Ben bu topraklardaki herkesin bir hikâyesi olduğunu düşünüyorum. İnsanları da kategorize etmeden görmeye çalışıyorum. Benim anneannem bir şehit çocuğuydu. Hikâyesi hep içimi acıtmıştı. Babasını Çanakkale Savaşı’nda kaybetmişti. Şehit çocuğu olmak onları da hayata karşı daha dik duruşlu ve daha adil bir hâle getirmişti. “Gerçekten ihtiyacı olanlar isteyemezler” diyerek kendi yağlarında kavrulurlardı. Babamın amcaları da şehit olmuştu. Annem Rizeli, babamsa Elazığlı idi. Annemle babam bambaşka coğrafyalardan gelen şehit torunlarıydı. Sonra Türkiye’deki tüm şehit çocuklarını merak ettim. O kadar çok insan vardı ki… Araştırmam uzun zaman aldı. Kaydedilmeyen de binlerce insan var. Cepheye giden kadar cephe arkasında koşanlar var. Bu nedenle kayıtları teyit etmek de oldukça zor oldu.

Kadınlarımızın bu büyük hikâyeleri nasıl öğrendiniz? Kayıtlara ulaşmak zor olmadı mı?

Ben milletimizin hafızasını toparlıyorum. Gittiğim her söyleşide bir araya geldiğim insanlara büyüklerinin anlattığı anıları benimle paylaşmalarını rica ediyorum. Bunları kayıt altına alıp, nitelikli belge ve bilgilere ulaşmadan hikâyeyi toplumla paylaşmıyorum. Bigadiçli Nazife Kadın, her konuşmam da daha büyük deprem etkisi yaptı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan kadın kahramanlarımızdan; Üsteğmen Kara Fatma'dan, Gördesli Makbule'den ve Nazife Kadın’dan bahsettiğinde çok duygulanıyorum. Devlet yöneticilerimiz; bu kadınlar için neler yaptın dediklerinde ve kaç kadın olduğunu sorduklarında bir liste hazırladım ve Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi kahraman kadınlarla ilgili hazırladığım listeyle oldukça ilgilendiler.

Ben bu kadınları efsane olmaktan kurtarıp, onların kimliğini kanıtlamaya çalışıyorum. Ben Kara Fatma hikâyesi için 4 buçuk yıl yaklaşık 30 bin Osmanlıca belge okudum ve çevirdim. Kara Fatma’nın parmak damgalı kimliği ile terhis belgesine ulaştım. Burada büyük bir emek var. Kadınlar Günü’nde hep emekçi kadınlar diyoruz ama benim için öncelikle bizim topluluğumuzun iskeletini oluşturan kadınlardır. Bu millet, giyim sanayisindeki öncü ilk kadın terzimize, ilk kadın doktora, asker ailelerinin hasretini dindiren ilk kadın fotoğrafçıya bu fedakâr, emektar ve akıllı öncü kadınlara çok şey borçlu bana göre. Kastamonulu kadınlar bir araya gelerek dünyanın önemli devlet başkanlarının eşlerine; "Erkeklerinizi ülkemizin üzerinden çekmezseniz, bizler onların yanında ve arkasına olacağız," diye telgraf çekerler. Ardından 3 bin kadının katılımıyla yapılan mitingin şu an bile aynı etkiye neden olan bir örneği yok. İşte, ben mezarlarını bile bulamadığımız bu kadınlarımızı hikâyeleriyle yaşatmak istiyorum.

Bir sonraki hikâyeniz ne olacak? Şu an araştırdığınız bir konu var mıdır?

Elimde kendi oluşturduğum, ömrüm yettiğince belge ve bilgileri ile toplumla buluşturmayı amaçladığım birbirinden öngün hikâyesi olan kadın kahramanlarımız var. İki tanesi üzerinde titizlikle hazırlanıyorum. Zira ön hazırlık sürem her bir kitap için birkaç sene... Son kitabım Gördesli Makbule için beş yıl araştırma yaptım, onlarca insanla görüştüm, makale tez okudum, Genel Kurmay Başkanlığı gibi hem resmî hem de özel pek çok arşiv taraması yaptım. Bir kitapla birlikte aslında okura hem roman hem de o kahramanın belgelerini de sunuyorum.

Türk Havacılık Uzay Sanayii ailesinin kıymetli kadınları ile Kadınlar Günü’nde bir araya geldiniz? Bu buluşma ve Şirketimiz hakkında neler söylemek istersiniz?

Kadınlar Günü’nde günümüzün kahramanlarıyla tarihimizin fedakâr kadınlarını konuşmak beni çok mutlu etti ve gururlandırdı. Türk Havacılık Uzay Sanayii geçmişin zaferini şimdi ürettikleri hava araçlarını gökyüzüne taşıyorlar. Geçmişte koparılan çiçeklerimizin yok edemedikleri tohumları şimdi başarıdan başarıya koşuyorlar. Türk milleti olarak bizler de arkadaşlarımızla gurur duyuyoruz.

ARKA KAPAK’TAN…

Köyünde, şehrinde ve yaşadığı her yerde memleketimizin uğradığı saldırılara karşı ailesi ve vatanının akıbeti konusunda bitmek bilmeyen kaygılarla mahzun olan kadınlardı hepsi. Önce olaylar başladı. Uğursuz ölüm haberleri, istila edilen köyler, şehirler, camiler, evler yağmur gibi yağan mermiler, bombalar karşısında tepkisiz durup beklemenin zamanı değildi. Duramazlardı. Bu meselede aileye haber vermeden koşarak askere kaçmak da vardı, bebeğini evin, köyün en yaşlısına emanet etmek de. Yeter ki vatan kurtulsun, çocuklarımız düşman süngüsü ile ölmesin diye... Kendi namusu ile vatanın düşman çizmeleri ile çiğnenmesini eş tutan kadınlar, bayrağımızın gönderde dalgalandığı müddetçe milletimizin özgür olduğunu biliyorlardı. Düşmanlar bizi parçalamak ve yok etmek için dört bir yandan bastırıyorlardı. Dağılmak üzere olan büyük bir imparatorluğun, tek suçu Müslüman olmak olan milletini esaret altına almaya çalışıyorlardı. Unuttukları bir şey vardı. Bu milleti öldürebilirdiler ama esaret altına alamazlardı. Hele yaşı kaç olursa olsun gözü kara, cesur, mert ve namuslu kadınlar, doğmuş ve doğmamış çocuklarından vazgeçtiler ama vatanlarından asla vazgeçmediler. Bu kitap, arşiv dosyalarının arasından çekip çıkartılmış 36 kadın kahramanın destanını, hayatlarımıza taşımak için hazırladı. Buyurun, siz de onlarla tanışın…