HAVELSAN Genel Müdürü Atalay 5G hakkında konuştu HAVELSAN Genel Müdürü Atalay 5G hakkında konuştu

HAVELSAN Genel Müdürü Atalay 5G hakkında konuştu

HAVELSAN Genel Müdürü Atalay 5G hakkında konuştu

06/08/2019 15:09

HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, 5G hakkında Habertürk'e konuştu
BU HABERİ
PAYLAŞ

HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, 5G hakkında Habertürk'e önemli açıklamalarda bulundu.

Havelsan Genel Müdürü Atalay: ABD, Çin'e üstünlüğünü kaptırmak istemiyor

HAVELSAN Genel Müdürü Atalay, Türkiye’de cep telefonu sektörü denildiğinde önde gelen birkaç kişi arasında yer alıyor. Atalay, Yıldız Teknik Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliğinden mezun oldu. 1985-1986 döneminde Teletaş’ta Ar-Ge Mühendisi olarak profesyonel iş hayatına ilk adımı attı. 1987-1998 döneminde Netaş Kalite Mühendisi/Müdürü, 1998-2004 döneminde Netaş Kablosuz Sistemler Müdürü olarak görev yaptı.

2004-2010 yılları arasında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nda (BTK) üye olarak görev aldı. Ardından Probil / Netaş İcra Komitesi üyesi olarak görev yaptı. Halen, HAVELSAN Genel Müdürlüğü görevini yürüten Atalay, 5G teknolojisi, bu teknolojinin günlük yaşamamıza etkisi, yatırım ihtiyacı, ABD- Çin ticaret savaşları hakkında sorularımızı şöyle yanıtladı.

- Dünya, 5G’ye hazırlanıyor. Türkiye, bu alanda nerede?

ATALAY: Telefon ilk olarak haberleşme içindi, adı üzerinde telefon. Bugün fotoğraf makinesinden tutun da adres defterine kadar her şey içinde. Bu nedenle hayatımızın çok önemli bir unsuru haline geldi. Teknoloji de bunu sürekli geliştiriyor. Ne yönde geliştiriyor? İki şekilde: Bir, fonksiyonları artıyor. Fonksiyonlar arttıkça kullandığı veri kapasitesi de büyüyor.

Şimdiki internet bağlantı hızınız ne kadar sizin? 10 megabyte diyelim. 10 megabyte ne demek? 10 milyon byte gönderebiliyor saniyede. Milyon byte… Binler gitti, milyonlar, şimdi gigabyte’lere gidiyoruz.

- Kara yolu benzetmesi yaparsak, yol mu genişliyor?

ATALAY: Bu byte’ı biraz otobüs gibi düşünün, bir otobüsün taşıyabildiği yolcu sayısı artıyor. Yolcu sayısının artması için ne oluyor? Otobüs büyüyor. Otobüs büyüyünce onun yolunun da genişlemesi gerekiyor. Şimdi 40 kişilik otobüs dizaynı belli, işte 2 metre genişlik, 10 metre boy filan. Şimdi siz diyeceksiniz ki, 150 kişilik otobüs yapacağım. Ne yapacaksınız? İnsanın fiziki boyutu belli, byte’in de boyutu belli, enini-boyunu artırıyorsunuz. Enini-boyunu artırınca, bir de binlerce adam, eskiden o yoldan 10 kişi geçiyordu, şimdi milyonlarca kişi geçiyor, yolu genişletiyorsunuz.

Şimdi eski sistemi düşünün. Ben sizi arayacağım, benimle sizin aranızda telefon şebekesi fiziki bir hat kuruyor, tellerle bağlanıyoruz. O kapasite yetmedi, bakır telle olmuyor, fiberle bağlandı, ama fiziki bir bağlantı var. Fiziki bir bağlantı yapıyor? Mobiliteyi kaldırıyor. Fiziken bağlanabilmemiz için sabit yerlerde olmamız lazım. İşte mobil ihtiyacı buradan çıktı, fiziki bir bağlantı olmasın, herhangi bir yerden birbirimize bağlanabilelim.

O zaman radyo kullanılmaya başlandı, frekanslar kullanılıyor. Şimdi bizim yollarımız o frekanslar. Frekansı görmüyoruz ama, havada yollar var. Nasıl uçakların yolları var, uçak kafasına göre gitmiyor, biliyorsunuz güzergahları var. Frekanslar da böyle bir şey, görmüyoruz ama onun da güzergahları var. Şimdi o frekanslarla iletişime başladık. Eskiden telsizler vardı. Halk telsizleri vardı hatırlarsınız. Tüpçünün, gazcının kullandığı, onun bin bandı vardı ve “Alo alo” demek içindi. Sonra GSM çıktı, biraz daha genişledi, 3G çıktı mesajlaşma da başladı, biraz daha genişledi. 4G’de artık bayağı bir internet oldu, işte 10 megabyte’ler mertebesine çıktı, video gönderiyoruz, görüntülü haberleşiyoruz filan. Şimdi bundan sonrası 5G ve 6G… Devam eden süreç 6, 16 gidecek böyle.

- Bant genişliği mi artıyor?

Şimdi bu bant genişliği çok artacak; bir.

İki, biraz önce söyledim ya, sonuçta yolun genişliğini ne kadar yapabiliriz, Ankara’dan İstanbul’a en fazla ne kadar geniş yol yapabiliriz? Eldeki mevcut 50 metre, genişlettin şunu yaptın 100 metre, 500 metre, bir limiti var yani.

Bir kere burada fiziki sınırlara dayanıyorsun, yani taşıyacağın yolcu sayısı açısından genişliyorsun. İki, o yolcuları taşıyacak araçlar da artıyor, yani kişiler ve nesneler bağlı oluyor. Dolayısıyla hem her bir bağlantıda olan kişi ya da nesnenin ihtiyacı artıyor hem de bağlantılı olanların sayısı artıyor.

Cep telefonu abone sayısı Türkiye’de neredeyse şimdi 80 milyona ulaşmış, hemen hemen herkesin artık cep telefonu var. Şimdi diyoruz ki, yeni arabalar da bağlanıyor internete. Dünya nüfusu ne kadar? 8 milyar civarında. Bağlantı sayısı 15 milyar, 2020’lerde bunun 50 milyar olacağı söyleniyor. Neler bu bağlanacak olanlar? İşte arabalar, hatta sizin evdeki köpeğinize bir şey takıyorsunuz, ev hayvanları, hatta çiftliğinizdeki ineklere takıyorsunuz takip etmek için, kontrol etmek için, böyle gidiyor. IOT dediğimiz şey, Internet of Things, yani nesnelerin interneti…

Böyle olunca, o yolun da genişliği belli olduğu için ne yapacaksınız? O zaman belki kat yapıyorsunuz. Şimdi ne yapıyoruz? Şehirler yetmiyor, metro yapıyoruz, alttan gidelim. Yetmiyor, dronlarla üstten gidelim falan-filan. Frekansta da böyle, çeşitli frekanslar var…

- O alanda da sınırlamalar var değil mi?

Var tabii, frekanslar var. Normal GSM’in frekansı, hatırlamayabilirsiniz, Turkcell’in 900 megahertz’di. Avea’larla birlikte, Aria’yla 1800 oldu. Sonra 3G’yle birlikte 2000’li frekansları yükledik, şimdi 60 gigahertz’lere giden yüksek bantlar, ki o bantlar çok kullanılmıyor.

Frekans arttıkça taşıyabildiği veri miktarı artıyor, ama ulaşabildiği mesafe azılıyor. Frekans yükseldikçe onun zayıflaması artıyor, hava direnci onu zayıflatıyor yüksek frekansta. Hızlı giden bir arabaya rüzgarın etkisini düşünün, yavaş giden bir arabaya göre çok daha fazla etikler. Burada da frekans arttıkça havanın ya da fiziki başka şeylerin direnci artıyor. Örneğin, duvarın içini delme kapasitesi azalıyor. İşte o her yere girebilmek için fiziken aşamadığımız bir şey var, fizik kuralı bu, bunu aşamıyorsun. O zaman ne yapıyorsun? Çok sayıda baz istasyonu koyuyorsun. 2G’de 20 kilometre ilerideki bir baz istasyonu bana hizmet verebilirken, 3G’de bu 10 kilometreye düştü, 4G’de 1 kilometreye düştü, frekans arttı çünkü. Baz istasyonunun bana en fazla 1 kilometre uzakta olması lazım ki doğru hizmet alabileyim. Şimdi bu 4G-5G gidince bu neredeyse metreler seviyesine düşüyor. O zaman her tarafın baz istasyonu olması lazım.

- Baz istasyonu sayısı daha da artacak mı?

Şimdi 5G’de kaç olacak baz istasyonu sayısı? 100-150 bin civarında. Frekans artıyor, baz istasyonu ihtiyacı artıyor. Sayı artıyor, ama güçleri de azalıyor. Böyle de bir ters orantı var. Baz istasyonu sayısı o kadar artacak ki, ileride telefonlarımız birbirinin baz istasyonu olacak.

İşte böyle baz istasyonu sayısı artıyor, kullanıcı sayısı artıyor. Bu dünyada bir de her şey bağlantılı hale gelince bütün verilerimiz bu network üzerinde dolaşıyor. O zaman kavga nerede çıkıyor? Bugüne kadar bu teknolojileri Amerika’yla, Avrupa geliştirmiş. Amerika’nın CDMA diye bir teknolojisi vardı, Avrupa’nın GSM diye bir teknolojisi vardı. Avrupalılar, Amerikalıları yendi CDMA silindi. 3G’de Avrupalıların standardı hakim oldu dünyaya. 4G’de de bu devam etti, ama 5G’de Avrupa yok ortada. Amerika da yok ortada aslına bakarsan.

- Hangi ülke var, Çin mi?

Çin önde gidiyor. 5G geçiş dönemi, esas 6G’de oturacak taşlar. 5G işte o teknoloji de var, wi-fi de var, LTE de var. Dedim ya çok sayıda baz istasyonu olacak, bunlar hep birbirine bağlı olacak. Çok sayıda teknolojinin bir arada kullanıldığı karma bir yapı 5G.

- Bu durum, Amerika’yla Çin’in karşı karşıya gelmesinin ve deyim yerindeyse itişmesinin gerekçesini oluşturuyor değil mi?

Evet. Burada problemin iki boyutu var bir tanesi ekonomik, bir tanesi güvenlik. Şimdi millet ekonomiyi konuşuyor, ama arka plandaki güvenlik konusu daha önemli.

- Teknolojiyi üreten bilgiyi kontrol ediyor. Diğer yandan da istihbari anlamda olup bitene hakim mi oluyor?

Bir düşünün… Ben sosyal medyayı çok kısıtlı kullananlardanım, ama sosyal medya platformları, sosyal medyayı çok kullananları o kişiden daha çok tanıyor. Bir araştırma yapmışlar. Sosyal medyada 500 paylaşım yaptığınızda o sosyal medya platformu sizi arkadaşınızdan daha iyi tanıyor. 1000 paylaşım yaptığınızda sizi eşinizden daha iyi tanıyor. 1000’in üzerinde 3000-5000 paylaşım yaptığınızda ise sizi sizden daha iyi tanıyor.

Paylaşımlarınızdan veriler elde ediyor ve onu yapay zekayla analiz ediyor. Diyor ki, “Şu kişinin şöyle hassasiyetleri var”. Örneğin, bir futbol takımının adını verince tansiyonu çıkar, falan filan. Şimdi biz gerçekten de böyle olsak bile, bu durumumuzun farkında değiliz, ama o sosyal medya platformu bunun farkında oluyor.

Sizi eşinizden, hatta sizden daha fazla tanıyor. Şimdi bir dünya düşünün… Sizin dışınızdaki bir takım güçler sizi ya da ülke olarak bakarsanız vatandaşınızı sizden daha iyi tanıyor. Zafiyetleriyle, güçlü yönleriyle, ne dersen de… Bundan büyük tehdit olabilir mi?

Amerika ne diyor? Hani bir laf vardır, “Kişi kendinden bilir işi” diye… Kendileri zamanında bu işleri çok iyi yaptıkları için, o teknolojiye sahip olarak kimleri nasıl izlediler, dinlediler, takip ettiler, biliyorlar.

- Ekonomisi de etkilenecek öyle değil mi?

Şimdi sadece o el değiştirmiyor, bir de hard power el değiştiriyor, para da gidiyor. Amerika’da üretim olmuyor, Avrupa’da bitti neredeyse. Çin eskiden “kopyala yapıştır”la üretirken artık kendisi teknoloji geliştiriyor, hiçbir şekilde onlara bağlı olmuyor. Ne yaptı şimdi? Amerika diyor ki, “Android işletim sistemini Huawei’ye vermeyeceğim”. Huawei diyor ki, “2 sene içinde benim kendi işletim sistemim çıkıyor”. Ne yapacak ondan sonra? Şimdi Android’i vermemekle tehdit ediyorsun, ama kendi işletim sistemini çıkarıyor. O zaman neyle tehdit edeceksin? Böylece güç gidiyor yani.

- Türkiye, bunun neresinden tutuyor?

Kuyruğundan, ama içine de gireceğiz inşallah.

Niye kuyruğundan diyorum? Şimdi teknolojinin bir konsept aşaması var, iki standart aşaması var, üç ürüne dönüştürülmesi aşaması var. Konsept aşaması ne? Fikirlerin ortaya çıkması ve o fikirlerin patentlenmesi. İki, standart aşaması, o fikirler, patentler belli yapılar içinde standartlara dönüştürülüyor, sonra bütün teknoloji üreticileri ve geliştiricileri o standartlara göre ürün geliştiriyor. Niye kuyruğundan diyorum? Biz konsept tarafında henüz yokuz. Bir hocamız var, Erdal Arıkan… O konsept tarafında çalışıyor. Ama bunların sayısının çok artması lazım. Biz bu ilk iki stepte yokuz, üçüncü stepteyiz. O standartlar yayınlanıyor ve biz o standartlara uygun ürün geliştirmeye çalışıyoruz.

- Nedir onlar?

ATALAY: Her şey… Baz istasyonundan tutun da o networkte kullanılacak her tür ürünü geliştirmeye çalışıyoruz. Ama aslolan bunu ileriye taşımak, önce standartlarda yer almak sonra da daha da ileriye taşımak. Bu konseptlerde, fikir aşamasında, o patentlerde yer alabilmek. Ama siz o ürün geliştirme safhasında olmazsanız buraya doğru gidemezsiniz.

- Peki, şimdi bu 5G’yle birlikte yeni yatırım ihtiyacı da olacak değil mi?

ATALAY: Tabii. Şimdi 5G bir geçiş teknolojisi. 5G yatırımı “sıfırdan, her şeyi yeniden yap” olmayacak. Zaten şu anda 2G var şebekelerde. 3G var, 4G var. Şimdi 5G’yle birlikte 2G zaten çıkıyor, 3G önemli ölçüde azalacak, 4G’yle, 5G beraber çalışacak dolayısıyla, çok büyük bir yatırım gerektirmiyor bu geçiş. Ama hedef bu değil, hedef bir sonraki 6G bence. İşte 6G’de artık sizin bu 4G’deki, 3G’deki yatırımlarınızın hiçbir kıymeti olmayacak, onlar zaten ölüyor olacak artık. 4G’deki yatırımlarınız da çok önemli ölçüde işe yaramayacak onların da yenilenmesi lazım.

- 5G ve 6G’de abone açısından ne değişecek?

Bence, bir cep telefonu kullanıcısını etkileyecek çok özel şeyler olmayacak. Çünkü hani çok özel şeyler olmayacak derken bugün olmayan bazı teknolojiler ortaya çıkıyor olabilir bu süreçte… Eldeki bugünkü verilerle 5G, cep telefonu kullanıcı Hasan Bey’in hayatında neyi değiştirecek? Çok bir şeyi değiştireceği söylenemez. İşte bugün sen 10 megabyte hızla bağlanıyorsan 15 megabyte ile bağlanacaksın. Ne bileyim bir videoyu 3 saniyede indiriyorsan, 1 saniyede indireceksin. Bu senin hayatını nasıl etkiler?

Ama business modellere, iş dünyasına baktığınızda çok farklı uygulama alanları çıkabilecek. Dediğim gibi bütün arabalar bağlantılı hale gelecek. Ne bileyim işte bütün hayvanlar bağlantılı hale gelecek. Evdeki bütün cihazların… Artık sen standart buzdolabı almaya gittiğinde o artık SIM kartıyla birlikte gelecek ya da SIM kartına bile gerek yok, işte SIM kartsız şebekeye bağlanabilir olacak. Yani bu anlamda bu teknolojinin insan hayatına katacakları çok şey var. Ama cep telefonu kullanıcısı gözüyle bakarsan, sana-bana katacağı çok fazla bir şey yok, bugünkü bakışla söylüyorum. Ama 5 yıl sonra öyle bir teknoloji ortaya çıkar ki, “Aaa, bak bu benim hayatımı değiştirecek bir şey” diyebiliriz.

Kaynak: Habertürk