Donanmaların yeni stratejik aracı mini denizaltılar Donanmaların yeni stratejik aracı mini denizaltılar

Donanmaların yeni stratejik aracı mini denizaltılar

Donanmaların yeni stratejik aracı mini denizaltılar

22/02/2020 21:48

Teknolojik gelişime bağlı olarak denizaltılar form değiştirip küçülerek donanmalarda rol almaya başladı.
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 5. sayısında, Teknopark İstanbul firmalarından DATUM’un mini denizaltı teknolojisine yönelik yaptığı Ar-Ge çalışmaları ve konuyla ilgili DATUM’un kurucularından Cansın Özden’in görüşlerine yer veriliyor.

Target dergisinin 5. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “Donanmaların Yeni Stratejik Aracı Mini Denizaltılar” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

En güçlü savaş aracı olarak görülen denizaltılar, Birinci Dünya Savaşı’nın kaderini etkilemiş, İkinci Dünya Savaşı’nda kritik önem kazanmış, Soğuk Savaş'ta ise kilit rol oynamıştı. Son yıllarda ise teknolojik gelişime bağlı olarak denizaltılar form değiştirip küçülerek donanmalarda rol almaya başladı.

İngiltere mini denizaltı teknolojisinde öncü olsa da İran, denizaltı stratejisini mini denizaltılara bağlamış durumda. Türk Deniz Kuvvetleri’nin henüz bu alanda bir çalışması bulunmasa da Teknopark İstanbul firmalarından DATUM, 2013 yılından beri mini denizaltı teknolojisine yönelik yaptığı Ar-Ge çalışmalarıyla dikkat çekiyor.

Deniz ve okyanus sularının altındaki sualtı gücü her geçen gün daha stratejik bir hale bürünürken, denizaltılar, bugüne kadar icat edilmiş en güçlü tekil askeri donanımlarından biri olarak kabul ediliyor. Bazı görüşlere göre uçak gemilerinin ardından en gelişmiş ve en güçlü savaş aracı olarak anılan denizaltılar, uzak mesafelerdeki deniz ve kara hedeflerine saldırı imkânı sağlamasıyla diğer donanımlardan sıyrılıyor.

Günümüzde sadece 10 ülke özgün sualtı savaş platformu tasarım ve üretim kabiliyetine sahip. Yerli sualtı teknolojilerinin geliştirilmesi için atılacak adımlar Türkiye’nin geleceğin en rekabetçi alanlarından birinde öncü ülkeler arasına girmesini sağlayacak. Oscarlı Yönetmen James Cameron, 2012 yılında Büyük Okyanus’un batısındaki Mariana Çukuru'na Deepsea Challenger adlı bir denizaltı ile tek başına dalmıştı. Derin denizlerde güneş ışıklarının ulaşamadığı yerlerde mini denizaltıların kullanılması ona popülerlik kazandırdı. Donanmalar, daha kısa sürede tamamlanması ve düşük maliyetli olması nedeniyle son yıllarda mini denizaltılarını filolarına eklemeye başladı.

Mini denizaltı araçlar, boyu 30 metre ve çapı 3 metreyi geçmeyecek boyutlardaki insanlı, sualtında başka bir gemiye bağlı olmaksızın bağımsız olarak hareket edebilen araçlar olarak tanımlanıyor. 21’inci yüzyılın gelişen teknolojileri, denizaltılar veya sualtında kullanılan insanlı veya insansız bütün donanma araçlarını betimlemek üzere kullanılan “sualtı savaş platformlarının” çehresini ve kabiliyetlerini hızla değiştirdiği gibi görünse de DATUM Kurucularından Cansın Özden, “Aslında denizaltıcılık tarihinde tasarlanan ilk denizaltılar hep mini denizaltılardı.

Bunun ilk örneklerinden biri olan Abdülhamit Denizaltısı 31 metre boyunda ve 3.5 metre çapındaydı. Dünyada ilk defa torpido atışı yapan denizaltıydı” diyerek önemli bir detaya dikkat çekiyor. İngiltere’de yapılarak parçalar halinde İstanbul’a getirilen ve Taşkızak Tersanesi’nde birleştirilen Abdülhamit ve Abdülmecit denizaltıları, deneme seyirleri ve torpido atışları sonrası kızakta çürümeye terkedilmiş.

Cansın Özden, “Maalesef ülkemizde bu çalışmalar, nasıl olduysa devam ettirilememiş ve önce Hollanda ve İngiltere, ardından da ikinci dünya savaşı sonrası Amerikan denizaltılarının göreve girmesi ile Amerika’ya denizaltı konusunda bağlı kalınmış. 1972 yılında başlayan Ay sınıfı denizaltı projesi ile de Alman denizaltılarıyla tanışılmış ve bu durum günümüze kadar uzanmıştır” diyor.

Bugün mini denizaltıların hala birçok ülke tarafından çok çeşitli amaçlarla kullanıldığını söyleyen Cansın Özden, mini denizaltının kısa tarihi ile ilgili şu bilgileri paylaşıyor:

“Denizaltıcılık tarihinin mihenk taşlarının başında gelen Holland 1 denizaltısı, İrlanda asıllı Amerikalı bir lise fizik öğretmeni olan John Philip Holland’ın yaptığı, bir mini denizaltıdır. Bu denizaltının inşasından sonra yavaş yavaş Holland’ın bu projeleri, büyüyerek Amerika’nın nükleer denizaltılarını inşa edebilecek seviyeye gelmiştir. İngiltere’ye gönderilen bir Holland mini denizaltısı da İngiltere’deki denizaltı inşa tarihini başlatmıştır. Askeri amaçla kullanımda Mini Muharebe Denizaltıları, SAT (Sualtı Taarruz) timleri için intikal araçları, denizaltıdan personel kurtarma araçları ve test araçlarını sayabiliriz. Sivil amaçla kullanılan mini denizaltılar; turistik ve deniz dibi araştırma amaçlarıyla kullanılmaktadır. Mini muharebe denizaltıları İkinci Dünya Savaşı’nda Almanya ve Japonya tarafından çokça kullanılmıştır. Suyun altında kısa mesafeler kat ederek, büyük savaş gemilerine üzerinde taşıdığı torpidoları ile saldırı düzenleyecek kadar yaklaşabilen mini (İngilizce tabiriyle midget yani cüce) denizaltılardı. Bu konuda son zamanlarda en çok çalışma İran tarafından yapılmaktadır. Nahong ve Ghadir sınıfı mini denizaltıları yaklaşık 30 milyon dolara mal etmekte ve bunlardan şimdiye kadar bilinen 23 adedini tamamlayarak göreve almış bulunmaktadırlar.” 

İran, denizaltı strajesini mini denizaltılara bağladı

Biraz zorunluluktan biraz da stratejik açıdan İran’ın, denizaltı stratejisini bu araçlara bağladığını söyleyen Özden, şöyle devam ediyor: “Üzerindeki ambargolar ve çok pahalı olmaları nedeniyle İran, çok yüksek teknolojik denizaltıları satın almak veya ülkesinde inşa etmek yerine yerli imkanlarla geliştirdiği bu mini denizaltıları ön plana çıkarmaktadır. Bu denizaltılar bilindik muharip denizaltılara nazaran daha az teknolojik de olsalar stratejik olarak bunlarla mücadele edebilmek için karşı tarafın da sahada ya yine bir denizaltı ya da bu kadar küçük ve dolayısıyla da sessiz olabileceği varsayılan mini denizaltıları tespit edebilmek için ciddi DSH (Denizaltı Savunma Harbi) yürütebilecek bir su üstü gemisine ihtiyaç duymaktadır. İran’ın elinde olan bu 23 adet mini denizaltı da rakibin işini bayağı zorlaştırmaktadır.”

Özden, İkinci Dünya Savaşı’ndan beri kullanılan, kuru ve açık tipleri olan SAT intikal araçlarının da bugün Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Rusya, İsveç başta olmak üzere birçok ülke tarafından geliştirildiğinin altını çiziyor.

Birçok ülkede hidrodinamik araştırmalar için ve ana inşa projesi öncesinde sistemin teknik özelliklerinin anlaşılması için prototip boyutunda mini denizaltılar kullanıldığını söyleyen Cansın, bunlar üzerinde deneyler gerçekleştirilerek, gerçek boyutlu geminin hidrodinamik ve hidroakustik performansının saptanmasına yönelik çalışmalar yapıldığını belirtiyor.

Türkiye’de benzer çalışmaların yapılıp yapılmadığı sorusuna; “Bildiğimiz kadarıyla mini denizaltılar konusunda Deniz Kuvvetlerimizde bir çalışma bulunmamaktadır” diyen Cansın Özden, şu bilgileri paylaşıyor:

“Türkiye’de muharip denizaltılar Gölcük Tersanesi’nde inşa edilmektedir. Alman HDW Tersanesi’nin tasarımı ve kontrolünde Ay sınıfı ve ardından Preveze ve Gür Sınıfı denizaltılarla devam eden inşa çalışmaları günümüzde yine HDW’nin (şimdiki adıyla TKMS (Thyssen Krupp Marine Systems)’ın aldığı ihale kapsamında Reis sınıfı denizaltılar, Gölcük’te Deniz Kuvvetleri çalışanlarımız tarafından inşa edilmektedir. Fakat bildiğimiz kadarıyla mini denizaltılar konusunda Deniz Kuvvetlerimizde bir çalışma bulunmamaktadır. DATUM Denizaltı Teknolojileri Uygulama ve Mühendislik A.Ş. olarak 2013 yılından beri hem Teknopark İstanbul’da yer alan ofisimizde hem de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde yer alan laboratuvar/atölyede mini denizaltıların geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları yapmaktayız.”

Denizaltı tasarımı ve teknolojisine, mini denizaltı ile başlanmalı

Türkiye gibi denizaltı tasarımı konusunda gelişmek ve kendi denizaltılarını tasarlamak isteyen ülkelerin öncelikle mini denizaltılar yapması gerektiğini düşünen Özden, nedenini şöyle açıklıyor:

“Aynı Rusya’nın Typhoon sınıfı denizaltılarının prototipi üzerinden gerçek geminin teknik özelliklerine hakim olduğu gibi Türkiye de böyle mini denizaltılar üzerinde çok düşük maliyetlerle ama bir o kadar da gerçekçi olarak “Milli Denizaltı” çalışmalarında alternatif gövde ve pervane formları deneyebilir ve bunların tasarıma etkilerini değerlendirebilir. Aksi takdirde denizaltı tasarım çalışmalarında süreç İspanya'nın başına gelenlere dönebiliyor. İspanyol Navantia Tersanesi, uçak gemisi tasarımı yapabilecek seviyede kabiliyetli bir tersane olmasına rağmen S80 denizaltı projesinde büyük prestij kaybetti. Bundan bizim de kendi projemiz için sonuçlar çıkarmamız ve muharipdenizaltılar tasarlayıp inşa ederek tecrübe kazanmamız gerekiyor.”

İTÜ'nün teknoloji şirketi, DATUM'a stratejik ortak oldu

 Cansın Özden, DATUM’un 2013 yılında başlattığı mini denizaltı projesinin geldiği seviyeyle ilgili de şu bilgileri veriyor:

“Mini denizaltılar üzerinde akademik ve Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz. 21 Haziran 2018 tarihinde, geliştirmekte olduğumuz yerli ve milli projelerin önemine inanan İTÜ’nün teknoloji şirketi İTÜNOVA da DATUM A.Ş.’ye “stratejik ortak” olarak ilgili platformlarda projeye teknik ve mali destek sağlama konusunda irade gösterdi. DATUM ekibi olarak bir yandan mini denizaltı tasarımları yapıyoruz diğer yandan da ülkemize Milli Denizaltı çalışmaları sırasında ihtiyaç duyulacağına inandığımız bazı sistemleri kazandırmak konusunda çalışmalar yürütüyoruz.

Deney sistemleri ve yazılımlar hazırlıyoruz. Genel denizaltı tasarımı konusunda yaptığımız çalışmalara, denizaltı mukavemeti konusunda inhouse olarak geliştirdiğimiz programlarımızı ve sonlu eleman analiz yöntemleriyle yaptığımız akma ve burkulma analizleri ile denizaltı ve basınçlı kap mukavemeti konusunda hiçbir eksiğimiz kalmadığını söyleyebilirim. Denizaltılar için çok önemli bir konu olan akustik konusunda HAD (Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği) yöntemleriyle gerçekleştirdiğimiz ve sonrasında kavitasyon tüneli deneyleriyle de doğruladığımız pervane gürültü tahmini çalışmalarımız bulunuyor. Bu konudaki çalışmalarımızı uluslararası yayına da dönüştürmüş bulunuyoruz. Denizaltı hidrodinamiği konusunda hem hesaplamalı akışkanlar dinamiği hem de deneysel olarak yaptığımız önemli çalışmalar bulunuyor.

İTÜ Ata Nutku Gemi Model Deney Laboratuvarı’na DATUM tarafından kurulan bir sistem sayesinde denizaltıların ve sualtı araçlarının direnç ve sevk deneyleri artık ülkemizde gerçekleştirilebilir hale geldi. Bu konuda yaptığımız doğrulama çalışmalarımızı 5-10 Ağustos 2018 tarihlerinde Hamburg Teknik Üniversitesi’nde Amerikan Donanması’nın Office of Naval Research tarafından düzenlenen Symposium on Naval Hydrodynamics Konferansı’nda sunmuş ve bunu son derece saygın bir akademik dergide yayınlamış bulunuyoruz. Bunlar DATUM olarak yaptığımız Ar-Ge çalışmalarının dünya çapındaki geçerliliğinin bizce en kıymetli kanıtıdır."

Denizaltının parçalarını sistem sistem deneyerek bunların imalatı ile ilgili gereken Ar-Ge çalışmalarını tamamladıklarını söyleyen Özden, şöyle devam ediyor: “Datum olarak üzerinde çalışmakta olduğumuz projelerin başında bir test aracı geliyor. Milli Denizaltı çalışmaları sürecinde ülkemizdeki savunma sanayi şirketlerince denizaltılarda kullanılmak üzere geliştirilen sistemlerin oldukça uzun süren ve zahmetli olan testlerinin büyük kısmının bu aracımızda gerçekleştirilmesini istiyoruz.”

DATUM tarafından geliştirilen projeler

DATUM’un üzerinde çalıştığı öncelikli projelerden olan test aracının, denizaltı inşa edebilen az sayıda ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti’nin temel denizaltı ve alt sistemlerinin tasarım kabiliyetini de kazanmasına önemli katkıda bulunacağına inandıklarını söyleyen Cansın Özden, “Proje kapsamında ortaya çıkarılması planlanan ürünün sonraki çalışmalarla türetilerek Türk Deniz Kuvvetleri ve Türk savunma sanayisindeki birçok ihtiyaca cevap verebilir hale getirileceği öngörülmektedir” yorumunu yapıyor.

a) SAT Komandoları için İntikal Aracı; 8 kişiye kadar bir SAT ekibini, tüm ekipmanlarıyla, kuru bir ortamda sualtında uzak mesafelere taşıyabilecek, başka bir denizaltıya akuple olarak veya bir gemi ile denizden, bir konteyner içinde karayolu ile veya kargo uçağı ile havadan taşınabilecek bir mini denizaltı tasarımını konu almaktadır. İçinde bulunan basınçlandırılabilir bir koferdam sayesinde dalgıçların araca giriş çıkışı sağlanabilecektir. Bu görevle kullanılabilecek bir araç, bu başvuruya konu aracın imalatından sonra geliştirilebilecektir.

b) Deneysel Denizaltı Hidromekaniği Test Aracı; Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Almanya gibi denizaltı teknolojisi geliştiren ülkelerin denizaltı hidrodinamik formu, pervane ve dümen konfigürasyonları, yelkenin geometrik tasarımı ve hidroakustik çalışmalar gibi birçok konuda kullanmak üzere geliştirdikleri modüler test araçları bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında geliştirilecek araca çok benzer bir aracın, bu konuda yapılacak araştırmalarda kullanılması söz konusu olacaktır.

c) Denizaltı Personel Kurtarma Aracı (Deep Submergence Rescue Vehicle); Zemine oturan ve kendi imkanlarıyla satıha ulaşamayan denizaltıları tespit etmek ve içindeki personeli kurtarmak için geliştirilmiş olan kurtarma denizaltılarını taşımak üzere MOSHIP ve RATSHIP projelerine başlanmıştır. Bu araçların kurtarma operasyonunda kullanacakları kurtarma denizaltıları, (DSRV – Amerikan Donanması) ülkemizin envanterinde yer almadığı için ihtiyaç halinde bu araç çok yüksek maliyetlerle kiralanmak suretiyle kullanılabilmektedir. Bu proje kapsamında üretilecek olan araç daha da geliştirilerek ve dalma derinliği artırılarak, denizaltıdan personel kurtarma maksadıyla kullanılabilecektir.