Alman tarzı silah ticareti nedir? (röportaj) Alman tarzı silah ticareti nedir? (röportaj)

Alman tarzı silah ticareti nedir? (röportaj)

Alman tarzı silah ticareti nedir? (röportaj)


02/01/2020 14:15

Dr. Naci Yorulmaz, Alman tarzı silah ticaretini anlattı.
BU HABERİ
PAYLAŞ

II. Abdülhamid dönemi Osmanlı-Almanya silah ticareti üzerine doktora yapan ve bu konuyu detaylarıyla anlattığı "Büyük Savaşın Kara Kutusu" isimli kitabı kaleme alan Dr. Naci Yorulmaz, Alman tarzı silah ticaretini Savunma Sanayii Dergilik'e anlattı.

Yorulmaz, Türkiye'nin bir dönem tarihine damga vuran Alman silahlarının, Alman tarzı silah ticareti ile nasıl satıldığı hakkında şunları söyledi:

Alman tarzı silah ticareti derken, Almanya’nın bir model olarak, savunma sanayisini dış politika yapma sürecinde bir etken olarak, bir etkili güç olarak kullanmasını kastediyoruz.

O dönemde ne Fransa ne İngiltere ne de Amerika savunma sanayisi araçlarıyla dış politika yapma yeteneğini görmediler aslında. Kaiser bunu çok ciddi anlamda fark etti, Bismarck da fark etti. Özellikle Kaiser II. Abdülhamid’e silah satarken, II. Abdülhamid’e Krupp toplarını satarken, Mauser tüfeklerini satarken ne sattığının farkındaydı. Bir ilişki satıyordu ve Orta Doğu’ya, Kudüs’e, İstanbul’a, Şam’a penetrasyon, sızma anlamında çok ciddi bir araç satıyordu.

Çünkü payitahtta Alman silahlarının olmuş olması, payitahtın hakim olduğu tüm coğrafyada Alman silahlarının hakim olması demekti.

Alman tarzı silah ticareti, Alman tarzı savunma sanayisi anlaşmalarında temel unsur bütün süreçlere dış politika yapıcıların dahil olmasıdır. Sermayenin, bankaların dahil olmasıdır. Devlettin bizzat Kaiser gibi  çok güçlü figürü tarafından, Bismarck gibi güçlü bir kişilik tarafından dahil olunmasıdır. Bu bakımdan sanayici ile devletin, devletin bütün unsurlarının birlikte dış politika yapma sürecine dahil olmalarıdır.

Alman savunma sanayisinin dünyada o dönemde çok etkin olmasının arkasında yatan şey, bu bahsettiğimiz çok yakın ilişkidir.

Almanya, İngiltere’nin veya Fransa’nın veya Amerika’nın yapmadığı bir şeyi yaptı. Osmanlı İmparatorluğu’na silah satarken bütün süreçlere Dışişleri Bakanlığını dahil etti. Güçlü Alman bankalarını, bankerlerini dahil etti.

Bizzat Kaiser süreçleri yönetti ve iş adamlarının her faaliyetinden, sanayicilerin her faaliyetinde, yurt dışına yapmış oldukları her satıştan haberdar oldu, bizzat ilgilendi. Bunu İngiltere, Fransa ya da Amerika dışişlerinde veya büyükelçiliklerinde kesinlikle biz göremedik.

Hatta bazı İngiliz firmaları kendi ülkelerinin büyükelçiliklerinin, kendi ülkelerinin dış politika yapıcılarının bu konuda destek vermemelerinden ciddi anlamda şikayetçi oldular. Hatta bir tanesi, burada Alman büyükelçisi, Krupp ve Mauser firmasının temsilcisi gibi sultanla sürekli görüşme yaparken bizi temsil eden insanlar neden bu konuda bize hiç destek olmazlar diye şikâyette bile bulundular. Alman tarzı silah ticareti derken tam olarak kastettiğimiz bu. Bu aslında Almanya açısından ve savunma sanayii anlaşmaları açısından bir pilot uygulamaydı. Almanya’nın en iyi silah sattığı bölgelerden bir tanesi de Güney Amerika idi o tarihlerde. Bu anlamda Alman tarzı silah sanayisi, silah satışları derken, Alman tarzı silah ticareti derken kastettiğimiz tam olarak bu.

Almanya çok başarılı bir örnektir. Almanya savunma sanayisini bu süreç esnasında ciddi anlamda beslemiştir. Kaiser bizzat Krupp firmasının, hatta Mauser firmasının bir temsilcisi gibi hareket etmiştir. Bismarck barut pazarlığına girmiştir. Alman barut firmasının barutlarını öven bir mektup göndermiştir payitahta. Çünkü tam o sıralarda Osmanlı İmparatorluğu bir barut ihalesine girmiştir. Bismarck’ın imzasıyla, Bismarck’ın tavsiyesiyle gelen bir barut firması ile başka bir firmanın rekabet edebildiğini siz Osmanlı şartlarında düşündüğünüzde kesinlikle ama kesinlikle bu Almanya lehinde, Alman firmasının lehinde bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor. Bismarck referans olduysa, devlet referans olduysa ve siz de Almanya’yı kendinize yakın bir müttefik olarak o dönemde seçmişseniz, o ülkenin ürününü tercih ederken bir adım önde olarak o ülkeyi tercih edersiniz.

Alman sanayisini destekleyen unsurlar sadece Almanya’daki sanayiciler değildi. Yurt dışında Alman bayrağını temsil eden diplomatlar ve askeri danışmanlardı. Bismarck daha görevden alınmadan hemen önce Almanya’yı yeni bir savaşın beklediğini söylemişti. O savaş ekonomik savaş. Bugün Trump’ın “trade war” olarak ifade etmiş olduğu ekonomik savaşın Almanya’yı beklediğini söylemişti.

Bismarck’ın dünyasında aslında ekonomik savaşın en önemli araçlarından bir tanesi de savunma sanayisi idi. Bugünle o günleri karşılaştırdığımızda ilginç benzerliklerden bir tanesi de aslında bu ekonomik savaşın, ticaret savaşlarının dile getiriliyor olmasıydı. Bu anlamda dile getirilmesi gereken bir noktadır diye düşünüyorum