“ASELSAN global boyutta önemli bir marka” “ASELSAN global boyutta önemli bir marka”

“ASELSAN global boyutta önemli bir marka”

“ASELSAN global boyutta önemli bir marka”

15/01/2021 11:12

ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, Teknopark İstanbul'un dergisi Target'a röportaj verdi
BU HABERİ
PAYLAŞ

Teknopark İstanbul tarafından 3 ayda bir yayımlanan "Target" dergisinin 9. sayısında, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ile yapılan bir röportaja yer veriliyor.

Target dergisinin 9. sayısına, mobil uygulamamızın dergi bölümünden ücretsiz olarak ulaşabilirsiniz.

Dergide yer alan “ASELSAN Global Boyutta Önemli Bir Marka” başlıklı yazıyı, takipçilerimize sunuyoruz:

 "ASELSAN GLOBAL BOYUTTA ÖNEMLİ BİR MARKA"

Türkiye’nin savunma sanayiinde ortaya koyduğu yerli ve milli başarının önde gelen mimarlarından olan ASELSAN’ın yerli yabancı 24 iştiraki ile global boyutta önemli bir marka olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haluk Görgün, “ASELSAN, sadece kendi ülke vatandaşlarının değil, dünyanın her yerinden insanların güvenliğine, yaşam kalitesine ve refahına katkı sunan küresel bir teknoloji firması olarak yoluna devam ediyor” diyor.

Türkiye savunma sanayiinin dinamolarından olan ASELSAN, Türkiye’nin yerli ve milli başarısının en önemli aktörlerinden biri. 45 yıllık birikimi ve tecrübesi ile savunma endüstrisinin liderliğini üstlenmiş olan firmanın Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, son yıllarda ortaya konan inovatif ve yenilikçi çalışmaların hem ASELSAN’a hem de sektöre önemli kazanımlar sağladığını ifade ediyor. ASELSAN’ın yerli yabancı 24 iştiraki ile birlikte global çapta bir markaya dönüştüğüne vurgu yapan Prof. Dr. Görgün, bu başarıyı dünyanın en prestijli ilk 50 savunma sanayii firması arasına girerek taçlandırdıklarını söylüyor.

Prof. Dr. Haluk Görgün, yeni iştiraklerin ASELSAN’a katacağı değerler, yeni yol haritası, savunma sanayii sektörünün ortaya koyduğu başarı ve bu başarıda firmanın sunduğu katkı ve ASELSAN’ın gelecek vizyonu hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

Sizinle beraber ASELSAN; ortaya koyduğu teknoloji, inovasyon ve yeni ürünlerin yanı sıra, yaptığı satın almalar ile de adından sıkça söz ettiriyor. Bu hamleler, ASELSAN’ın vizyon ve yol haritasının hangi kademesini oluşturuyor, devam edecek mi bu satın almalar?

ASELSAN, ülkemiz için milli ve yerli savunma teknolojileri geliştirip, üretme misyonu ile çıktığı yola, artık sadece kendi ülke vatandaşlarının güvenliğini sağlayan bir şirket olarak değil; dünyanın hemen her köşesindeki insanların güvenliğine, yaşam kalitesine ve refahına katkı sunan global bir teknoloji firması olarak devam ediyor.

 İnsanlığa ve gezegenimize hizmet eden bir teknoloji firması olarak, kritik teknolojilerin gelişmesine katkıda bulunmak, yetenek ve birikimimizi yurt içi ve yurt dışında hem sivil hem de savunma sektörleriyle paylaşmak amacıyla ortaklık kurma çalışmalarımızı da sürdürüyoruz.

İştiraklerimizin sayısı, stratejik yol haritamıza paralel olarak son yıllarda önemli bir artış gösterdi. Yurt içinde 15 ve yurt dışında 9 iştirakimiz ile yerel ve global boyutta önemli bir markayız artık.

Yurt içi iştirak yatırımlarımız ile oluşturduğumuz sinerjiyle teknolojik birikimimizin ülkemize yayılması gibi bir misyon üstlenirken yurt dışı iştirak yatırımlarımızla da yabancı ülkelerle çeşitli iş birliği çalışmaları yürüterek ülkemizde geliştirilen teknolojinin dünya pazarlarına açılımına katkı sağlıyoruz. Geldiğimiz bu başarılı noktada, iştirak yatırımlarımızın ASELSAN’ın stratejik hedefleri ile uyumlu imkânlar oluştuğu sürece devam edeceğini de belirtmek isterim.

Bu arada ASELSAN, bir süredir hedeflerinden birini oluşturan ilk 50 potasını aşma kısmını tamamladı. Bu yükselişte bu satın almaların nasıl bir payı bulunuyor?

Defense News dergisinin hazırladığı dünyanın ilk 100 savunma şirketi sıralamasında bu yıl en büyük 48. savunma sanayii firması olarak yer almak, her şeyden önce gurur verici. Önümüzdeki yıllarda, geliştirdiğimiz inovasyona dayalı çözümlerle ASELSAN’ı dünyada çok daha üst sıralara taşımak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Son yıllarda hızla artan ihracatımızın bu listede üst sıralara yerleşmemizdeki katkısı yadsınamaz. Farklı büyüklüklere ve faaliyet alanlarına sahip iştiraklerimiz ile ürün ve çözüm çeşitliliği sağlarken, etkin bir koordinasyonla verimli bir şekilde yola devam edeceğiz.

Diğer yandan savunma sanayii, iş birliğinin, birleşme ve satın almaların en yoğun yaşandığı sektörlerden biri. Sektör ve rekabetçiliği açısından bu durumu nasıl okumak gerekiyor?

Yürüttüğümüz iştirak ve şirket satın alım faaliyetleri, öncelikli olarak ülkemizde yine sektörün gelişmesi ve teknolojik yeteneklerin ekosistem içerisinde paylaşımının artırılmasına yöneliktir. Dünyada ve birçok teknoloji alanında yaşananın aksine ASELSAN, şirket satın alım faaliyetleri ile kendisine rakip gördüğü firmaları bünyesine katmayı değil, bu firmaların geldiği teknolojik seviye ile ASELSAN olgunluğunu harmanlamayı hedeflemektedir. Sektörün gelişmesi, alt yüklenicilerin sayısında ve yeteneklerinde yaşanacak artış, yerlileştirme çalışmalarının devamı çok daha güçlü bir savunma sanayii oluşumuna katkı sağlayacaktır.

Savunma sanayii ihracatı son bir yılda yüzde 40 oranında arttı. Sektörde 2019 yılında toplam istihdam bir önceki seneye göre yüzde 10 artarak 70 bin kişiyi aştı.

Başarılarınızdan biri de ASELSAN Konya Silah Fabrikası oldu. Fabrikanın ASELSAN’a ve Türk savunma ve havacılık sektörüne katkısının ne yönde olmasını bekliyorsunuz?

Konya’da 300 dönüm arazi üzerinde inşaatı tamamlanmakta olan ASELSAN Konya Silah Sistemleri şirketimize ait fabrikamız, ilk aşamada yaklaşık 60 bin metrekarelik Ar-Ge, tasarım, mühendislik ve üretim amaçlı kapalı alana sahip olacak şekilde planlandı.

 ASELSAN Konya Silah Sistemleri, Konya bölgesinde yer alan şirketlerin var olan yeteneklerinden azami ölçüde yararlanacak ve Konya’daki üniversitelerimiz ile tam bir iş birliği içinde çalışacak şekilde ekosistem oluşturacaktır. Fabrikamızın yeni nesil silah ve stabilize silah sistemlerinin yanı sıra savunma sanayii için özgün ürünlerin tasarlanacağı bir teknoloji üssü olmasını için çalışıyoruz. Türkiye’de üretilmeyen yeni nesil milli ve yerli silahların geliştirilmesi ile hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçları yurt içi kaynaklardan sağlanmış olacak hem de silah sistemlerinin ihracatı için üçüncü ülkelerin muhtemel silah tehditleri gibi önemli bir engel ortadan kaldırılmış olacak. Bu adımın ülkemizin ihracatının artması açısından son derece olumlu sonuçlar doğurmasını bekliyoruz.

Ayrıca Fabrikamızın bulunduğu bölgede 2021 yılı başında 1,5 milyon metrekarelik alanda açılacak olan Konya Teknoloji Endüstri Bölgesi sadece ASELSAN için değil; savunma sanayii, uzay ve havacılık endüstrisi için de önemli bir ekosistem oluşturacak. Konya’da beş farklı üniversitenin, farklı alanlarda makine, silah üretim altyapılarının olması bu ekosistemin hızlıca gelişebilmesi için önemli bir veri bizim için. ASELSAN ile çalışan firmaların bölgede yer kiralamaya yönelik girişimlerde bulunmaya başladıklarını biliyoruz.

ASELSAN, 2020 yılını nasıl tamamladı? Yeni dönemde neler bekliyorsunuz?

Bu dönem ASELSAN açısından olumsuzlukların fırsata çevrildiği bir yıl oldu. Rakamlara baktığımızda, 2020 yılı 9 aylık dönem sonunda 9,5 milyar dolara ulaşan bakiye, siparişimizin devamlılığına, yerlileştirme ve millileştirme çalışmaları kapsamında Ar-Ge harcamalarına ve yatırım harcamalarına ağırlık verdik. Bu doğrultuda geride bıraktığımız dokuz aylık dönemde bin 100 yeni istihdam oluşturmak üretim ve insan kaynağı gücümüzü daha da sağlamlaştırdık. Zorlu geçen bu dönemde sektörde sahip olduğu teknolojik liderlik misyonunu aynı zamanda yurt dışı pazarlara da taşıyan ASELSAN, 2020 yılının dokuz ayında toplamda 746 milyon dolarlık yeni sipariş aldı.

Pandemi koşulları ile değişen ihtiyaçlar sonucunda ASELSAN, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız ile Sağlık Bakanlığımız liderliğinde başlatılan milli solunum cihazı üretimine yönelik konsorsiyumun üyelerinden biri oldu. İlk etapta 5 bin cihaz üretilerek ülkemizin ihtiyacının karşılanması sağlandı. Cihazın dünyanın çeşitli ülkelerine ihracatı da devam ediyor.

Önümüzdeki yıllar için, ASELSAN’ın kârlı büyümesini hem Türk savunma sanayisine hem de sağlık, enerji, finans gibi savunma dışı alanlara aktarmaya devam ediyor olacağız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da bizlere gösterdiği hedeflere ulaşmak için çalışmalarımıza Savunma Sanayii Başkanlığımızın sevk ve idaresinde devam edeceğiz.

ASELSAN Türk savunma sanayii ekosistemi içinde nerede duruyor? ASELSAN yerli tedarikçi geliştirme noktasında neler yapıyor?

SaSaD verilerine göre Türk savunma sanayisi yıllık 11 milyar dolara yaklaşan cirosu ve 3 milyar dolara yaklaşan ihracatı ile her geçen yıl büyümeye devam ediyor. Örneğin, savunma sanayii ihracatı son bir yılda yüzde 40 oranında arttı. Sektörde 2019 yılında toplam istihdam bir önceki seneye göre yüzde 10 artarak 70 bin kişiyi aştı.

Biz de ASELSAN olarak 5 bine yakın Ar-Ge personeli olan 8 bin 500’ü aşan çalışanımız ile sektöre gururla liderlik ediyoruz. 45 yılı aşkın birikimiz ile Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere tüm güvenlik unsurlarımıza çözüm üretmek için çalışıyoruz. Ana hedefimiz ürettiğimiz çözümlerin ve tasarım, üretim ve bakım dahil tüm süreçlerin milli ve yerli olarak gerçekleştirilmesidir.

2008 yılında yüzde 33 olan yurt içi tedarikçilerden alım oranımızı 2020 itibarıyla yüzde 65’in üzerine taşıdık. Çalışmalarımızı Milli ve Yerli Ürün Geliştirme Kurulu marifeti ile yürütmeye başladık. Bu kurulun, ithal ettiğimiz tüm ürünleri gözden geçirerek; teknolojik kritikliği, ihraç kısıtları, maliyet etkisi ve temin süresi gibi kriterleri göz önüne alarak öncelikli olarak milli ve yerli olarak temin edilmesi gereken ürünleri belirlemek gibi bir misyonu var.

Tedarikçilerimizle birlikte bir güç birliği şemsiyesi altında yürüttüğümüz millileştirme çalışmalarımız hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda son 1-2 senede hazırladığımız millileştirilecek ürün broşürlerimize 700’ün üzerinde başvuru aldığımızı paylaşmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu kapsamda yurt dışından yurt içine 101 milyon dolara yakın bir tutarı döndürdük. ASELSAN olarak, başta savunma alanında olmak üzere Türkiye’nin teknolojik bağımsızlığı ve gelişimi için çalışmaya devam edeceğiz. Sürdürülebilirlik hedefimiz doğrultusunda tedarikçi firmalarımızın da katkısı ile oluşturduğumuz bu yeteneğimizi dünya çapında satışa döndürmeyi ve Türkiye’nin 2023 ihracat ve büyüme hedeflerine destek olmayı amaçlıyoruz. ASELSAN olarak “Güven Veren Teknoloji” sloganımızı tedarikçi firmalarımızla birlikte “Güçlü ve Güvenilir Firmalarla Güven Veren Teknoloji” olarak kullanıyoruz. Kendi tedarik zincirimizi güçlendirdikçe, savunma sanayii ekosistemini güçlendirmeyi kendimize sorumluluk kabul ederek yolumuza devam edeceğiz.

Türk savunma sanayiini global projeksiyon içinde nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye tam bağımsız savunma yolunda ne kadar yol kat etti?

2019 yılı verileri baz alındığında, ülkemiz 21 milyar dolara yakın bir savunma harcaması ile dünyada 15’inci sırada yer aldı. Sektörün bu harcamada payı son beş yılda iki katına çıkarak 11 milyar dolar seviyesine yaklaştı. 11’inci Kalkınma Planı kapsamında belirlenen 27 milyar dolarlık 2023 yılı savunma sanayii hedefi ile sanayimizin başarısının artarak devam edeceğini değerlendiriyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımızın da belirttiği üzere, 2000 yılında ülkemizin savunma alanındaki ihtiyaçlarının sadece yüzde 20’si yurt içinden karşılanırken, 2020’de bu oran yüzde 70’lere çıkmış durumdadır.

Ülkemizin ilk yerli ve milli metro sinyalizasyon projesi olan Gayrettepe-Yeni Havalimanı hattı sinyalizasyon projesi, Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi (LHD) TCG Anadolu, MİLGEM Projeleri, Sismik Araştırma Gemisi Oruç Reis çalışmalarının da içinde bulunduğu faaliyetlerimiz Teknopark İstanbul ekiplerimizce sürdürülüyor.

Bu tam bağımsızlık yolunda gerçekleştirilen milli ve yerli çalışmalarla mümkün olabildi. 11’inci Kalkınma Planı'nda “Silahlı kuvvetlerimizin ve güvenlik güçlerimizin ihtiyaçlarını, sürekli gelişim anlayışı ile azami ölçüde milli teknolojiler ve yerli imkânlarla karşılamak ve savunma ihracatını artırmak üzere savunma sanayii ekosistemini güçlendirmek ve savunma sanayiinde edinilen becerilerin sivil sektöre yayılımını sağlamak” amacı yer alıyor. Bu gelişmeler sonucunda dünyadaki savunma firmalarının sıralamasının yapıldığı Defense News Top 100 listesinde 2010 yılında ülkemizden sadece bir firma varken 2020 yılında listede yedi firmamız yer aldı.

ASELSAN’ın önem verdiği başlıklardan biri de “eğitim”. Beşeri sermayenin sizin ve sektör için öneminden bahseder misiniz? Bu alanda yeni projeleriniz olacak mı?

ASELSAN’da personelimizin bilgi birikiminin artmasına, becerilerinin, yetkinliklerinin geliştirilmesine çok önem veriyoruz. Bu yüzden çeşitli seviyelerde eğitim programlarımızı oluşturduk.

ASELSAN’ın sahip olduğu teknolojideki yetkinliğimizi artırmak ve çalışanların tez çalışmalarının ASELSAN’a katma değerini artırmak üzere, dünyada ilk olan bir lisansüstü eğitim programını hayata geçirdik: ASELSAN Akademi. ASELSAN’ı dört ayrı üniversitenin (Gazi Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi) dış kampüsü haline getiren ve dördüncü nesil üniversite modeliyle oluşturulan ASELSAN Akademi’yi, YÖK onaylı olarak 2017 yılında uygulamaya aldık. Sanayi-Üniversite iş birliği sağlayan bu program sayesinde, alanında uzman akademisyenler ASELSAN yerleşkesi içerisinde ders veriyor, projelere tez çalışmaları aracılığıyla yerinde katkı sağlıyorlar. ASELSAN çalışanlarının, uluslararası düzeyde yeni teknoloji ve araştırma alanlarını etkin şekilde takip etmesini, çalışmaların kalitesini ve sayısını artırmayı ve buna bağlı olarak araştırma alt yapısını güçlendirmeyi hedefliyoruz.

 ASELSAN, ülkemiz savunma sanayiinin ihtiyacı olan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla 2019 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ile bir iş birliği protokolü imzaladı. Şu anda okulda 240 öğrenci öğrenim görüyor.

2020 yılında "İlham Veren Liderler" mottosuyla Liderlik Gelişim Okulu'nu açtık. İlk etapta ASELSAN yöneticilerinin liderlik yeteneklerini geliştireceği bu okul yüksek potansiyelli diğer çalışanlarımızın katılımıyla büyüyecek ve savunma sanayi liderleri bu okuldan yetişecek. Gelişimi en önemli değerlerinin arasında gören ASELSAN, çalışanlarının mesleki ve kişisel gelişimlerine destek olmak amacıyla 2019 yılı sonunda öğrenme yönetim sistemi A-Bilge’yi kullanıma açtı. Pandemi döneminde çalışanlarına destek olmak ve gelişimlerini devam ettirmek amacıyla çok sayıda zengin dijital eğitim içeriğini A-Bilge platformu üzerinden çalışanlarına sundu. Çalışanlarımızın her ortamdan erişebildiği dijital eğitim içeriklerinin sayısı ve niteliği her geçen gün artmakta ve bu sayede savunma sanayiine olan katkımız daha da gelişmektedir.

"DEPREM TESPİT SİSTEMİMİZ MİDAS LİTERATÜRDE BİR İLK"

İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ile ASELSAN arasında 19.02.2020 tarihinde imzalanan “Gaziantep, Hatay ve Kilis İllerinde İkaz ve Alarm (Siren) Sistemi Kurulumu İşine İlişkin” sözleşme kapsamında halkın; tüm afet ve acil durumlarda en hızlı ve etkili bir şekilde uyarılabilmesi amacıyla söz konusu illerde idare tarafından belirlenen toplam 120 noktaya ikaz ve alarm sistemi kurulumu gerçekleştirildi. Söz konusu siren sistemlerinin Kırklareli, Iğdır ve Sinop illerine de tesis edilmesine yönelik bir sözleşme daha imzalandı.

 İkaz ve Alarm Siren Sistemi Projesi ile kazanılan tecrübe ve yetenek sayesinde önümüzdeki yıllar içerisinde tüm Türkiye çapında diğer illerin ve kurulum noktalarının da projelendirilerek, söz konusu sistemlerin kullanımının yaygınlaştırılması planlanıyor. Tesis ettiğimiz bu sisteminin, tsunami, deprem, vb. afet durumlarında da etkili bir şekilde kullanılabileceğini değerlendiriyoruz.

Ayrıca deprem tehdidine yönelik olarak siren sistemlerine entegre edilen, ASELSAN’ın yerli ve milli tasarımı olan MİDAS Fiber Optik Dağıtık Akustik Algılama Sistemi, depremin tespit edilerek halkın hızlı ve etkili bir şekilde yönlendirilmesi sağlanabilecek.

Deprem literatüründe çok yeni olan bu teknolojinin kullanılması ve dünyada ilk defa ürünleştirilmesine yönelik MİDAS sistemleri ile yapılan ilk çalışmalarımızda başarılı sonuçlar alındı. Örneğin, son bir yılda Marmara Denizi'nde ve Elazığ’da meydana gelen depremlerin MİDAS sistemi ile tespitine yönelik yaptığımız analizlerde, MİDAS’ın konvansiyonel sismik sensörlere göre depremleri 2-3 saniye daha erken tespit edebildiği ve doğruluğunun oldukça yüksek olduğu görüldü. Deprem tespiti ve erken uyarı alanında MİDAS sistemi inovatif bir teknoloji olarak değerlendiriliyor ve bu yönde çalışmalara devam ediliyor.

"TEKNOPARK İSTANBUL’DA 50’YE YAKIN FİRMA İLE İŞ BİRLİĞİ İÇİNDEYİZ"

300’ün üzerinde firmanın ve 6 bin Ar-Ge personelinin bulunduğu, savunma sanayii yoğun bir ekosistemin içinde bulunmak şirketimiz için ciddi avantajlar sağlıyor. Bu çerçevede Teknopark İstanbul’da çalışan sayımız son bir yılda yaklaşık olarak iki katına çıkarak 100 kişi seviyesine ulaştı.

ASELSAN olarak Teknopark İstanbul bünyesinde faaliyet gösteren 50’ye yakın firma ile aktif iş birliği içerisindeyiz. Teknopark ekosistemi, şirketimiz için hem savunma sanayii şirketleri ile doğrudan ve hızlı etkileşim hem de iş birliği güçlendirme anlamında güçlü bir katkı sağlıyor.

Savunma ve Havacılık Kümelenmesi SAHA’nın da Teknopark İstanbul merkezli faaliyet göstermesi önemli bir avantaj. Teknopark İstanbul yönetiminin güçlü yönetim metotları ile çalışanlarımız güvenli ve konforlu bir çalışma ortamında faaliyetlerini sürdürebiliyorlar.